20 - KAOTİK SAVUNMA

12.3K 972 974
                                    

Merhabalar, bu bölüm epey gecikmeli geldi. Bunun için üzgünüm. O zaman başlayalım... Oy ve yorum yapmayı unutmayın. Keyifli okumalar...

"İnanç, bitti denilen yerde ayağa kaldıran tek güçtür

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"İnanç, bitti denilen yerde ayağa kaldıran tek güçtür."

Kardeşim mi? Zihnimi donduran bu soğuk düşünmemi de engelliyordu. Vücudum titremeye başlamıştı. Kendimi ayakta tutabilmek için zorluyordum. Konuşulanlara dikkat etmeye çalışıyordum. Herkes sessizce bu iki adamdan duyacaklarını bekliyordu. Adamın söylediği sözü algılamaya çalıştım. Büyümüşsün kardeşim... Yoksa? Kwang'ın, "Kardeşim derken?" demesi üzerine ikili yine birbirine baktı. Sonra içlerinden biri, "Bay Lee. Abilerini tanımadın mı?" dedi. Sonra konuşmasına Korece devam eden adam beni şaşkına çevirmişti. Kwang ikiz abileri olduğundan bahsetmişti. Bunlar, onlar olamazdı değil mi? İçlerinden birisi Kwang'a bir adım atarak, "Seo Hoon ve Jun Woo desem tanıdık gelir mi?" dedi. Bunun üzerine Kwang sanki donmuş gibi onlara bakıyordu. Ben de oldukça şaşkındım. Kim bilir yıllar sonra onları karşısında kanlı canlı görmek nasıl hissettirdi? Adamım bunlar senin abilerin gibi duruyor artık cevap vermelisin.

Kwang sesine yansıyan heyecan ile, "Seo hyung* ? Jun hyung?" dedi. Burnuna darbe almış olan adam konuştu. "Yah* ! Abilerini hatırladı!" Yine aralarında heyecan ve hayreti vurgulayan sesler çıkararak Korece konuştular. Sanırım hyung abi demekti. Yine burnu yaralı olan diğerine, "Jun! Kardeşimizi bulduk! Buna inanabiliyor musun? O çekik gözleri nerede görsem tanırım," dedi. Jun denilen adam Kwang'a sarılmamak için kendini zor tutuyor gibiydi. Kwang şaşkın ve heyecanlı görünse de onlara bir adım yaklaşmamıştı. Nasıl tepki vereceğini bilemiyor olmalıydı. "Seo, ona baksana! Gerçekten çok gelişmiş duruyor!" İkili sevinçli bir şekilde birbirine bakıyordu. Bu an çok özeldi ama vücudumda hissettiğim ezilmeler beni daha fazla ayakta tutmaya güç yetiremedi. Karnımı tutarak istemsiz bir şekilde öne doğru büküldüm. Bileklerimin morardığına emindim. Sırtıma atılan tekme de bütün omurgamı ağrıtıyordu. Onlara işlemeyen yumruklarım yüzünden de ellerimin üstü yanıyordu. Sanırım aşınmıştı ama özellikle hissettiğim acı ara ara karnıma aldığım darbelerdi.

Acıyla yüzümü buruşturdum. Kwang sonunda bir adım attığında abilerine sarılacağını düşündüm. Fakat onların arasından geçip bana doğru geliyordu. İki büklüm kucağımda hapsettiğim laptopla ona baktım. O kadar ciddiydi ki az önceki heyecanından eser yoktu. Belime doladığı bir elinin ardından diğer elini de dizlerimin altına yerleştirdi. Beni hızla kucağına aldığında sanki bütün kemiklerim yer değiştirdi. Şu an bu anlayabildiğim acının küçük bir kısmıydı. Daha sonrasında bunun acısının fena çıkacağını iyi biliyordum. Kwang beni kucağına aldığında onlara doğru dönerek aralarından süratle geçti. Yanlarından geçerken, "Karıma ne yaptınız?" dedi. Benim için yıllardır görmediği abilerini mi azarlıyordu? "Beni takip edin!" diyerek araca doğru büyük adımlarla yürüdü. Kucağında giderken biraz olsun arkama bakabilmiştim. Arkadan gelen yedi kişi başları öne eğik bir şekilde bizi takip ediyordu. Adı Jun olan, "Akhar'ın askeri olmadığını söyleyince onu neden dinlemedik?" dedi.

KIŞ GÜNDÖNÜMÜ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin