3 - EĞİTİM GÜNLERİ

28.5K 1.8K 750
                                    

"Hayat her zaman mücadele ettiğini görmek ister

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Hayat her zaman mücadele ettiğini görmek ister."

"Kalk! Kalk! Kalk! Eğitim günleriniz başladı!" Askerin tekrarladığı sözler üzerine yataktan irkilerek uyandım. Hoparlörden gelen ikaz dolu alarm sesi de başımı tekrar yastığa koymama engel olmuştu. Etrafıma baktığımda hemen hemen herkes başını ovalıyor ve sese küfrederek uyanıyordu. Yorganı üzerimden attığımda Doğa yatağından başını sarkıtarak, "Her sabah böyle mi uyanacağız?" dedi. Gözünü zar zor açabiliyordu. "Konuşma! İn yataktan!" diyen asker Doğa'ya yöneldiğinde bir hamlede bulunması haline karşı yataktan doğruldum. Doğa ise, "Neden? Konuşmakta mı yasak?" diyerek umursamaz bir tavırla kadının sinirini okşamıştı. Alarm sustu ve Doğa'nın sözü üzerine yatakhanede sessizlik hâkim oldu.

Askerin yaka kartında 971 yazıyordu. Siyah saçlarını kulaklarının hizasında arkadan topuz yapmıştı. Geniş omuzlu ve vücudu oldukça kaslı bir kadındı. Boyu 1.70'den uzun duruyordu. Duruşunu bozmadan Doğa'ya sert bir üslupla, "Yasakları öğreneceksin. Bu kadar hevesli olma!" dedi. Yatakhaneye beş tane daha asker girdiğinde içlerinden biri yine aynı sertlikle konuşmaya başladı. "Yataklarınızı düzenleyin. Yatakhaneler uyuma saatleri dışında kilitlenecektir. Numaralarınızın olduğu dolaplarda sizin için ayrılan üniformalar olacak. Herkes üniformalarını giyinmiş olarak avluda toplansın. Vaktinde avluda olmayanlar için ceza sistemi uygulanacak." dedi. Kolundaki saate bakarak söylediği söz üzerine herkes ayaklanmıştı. "10 dakikanız var!"

Yatakhanenin sonuna doğru ikaz ederek dolaşmaya başladıklarında Doğa'yla göz göze geldik. "Bana hala rüya gördüğümü söyle." dedi büyük bir bıkkınlıkla. "Bunu söylemeyi çok isterdim." diyerek yatağımı toplamaya başladığımda o da hareketlerimi tekrarladı. Anahtarımı alarak kapıya yöneldim, Doğa'da arkamdan geliyordu. "Cidden bunların dediklerini mi yapacağız?" derken Doğa'nın öfkesi sesine yansımıştı. Sabahları uyandırılmaktan nefret ederdi "Bireyselliğin ilk ihlalini almış olduk." dedim. Aynı zamanda dolap haneye doğru koşuyorduk. Lavabolarda yüzümüzü yıkadıktan sonra dolaplarımıza giderek kıyafetleri giymeye başladık. Yine siyahtı. Kamuflaj asker kıyafetinin siyah versiyonu diyebilirdik.

"Kirlileri yıkayamadık. Mecbur dünkü baş örtüleri takacağız." diyen Doğa'ya cevap olarak katladığım siyah şalımı açıp başıma takmaya başladım. Hazır olduğumuzda insan kalabalığını takip ederek avluya koştuk. Sırf avluda söyleyecekleri saçmalıklar için dayanıyordum. Sonrasında kaçma planlarımı harekete geçirecektim. Yatakhanedeki insan sayısının iki katı insan ortaya çıkmıştı. Bu binada kaç kişi olduğu merak konusuydu. Avluya çıktığımızda üzeri kapalı geniş bir sahaya giriş yapmıştık. Burada silahlar ve hedef tahtaları vardı. Her yer metalik döşenmiş, kurşuni renkler göz alıyordu. Temizdi ve zeminin korkutucu soğuğu hissediliyordu.

Herkes avluya toplanmıştı. "Nasıl bir saçmalığın içindeyiz böyle?" Doğa düne nazaran daha kendinde davranıyordu. Dün çok şaşkın ve korkak bir kız çocuğu gibiydi. Şimdi sorgulayıcı algısı açılmış ve güçlü tavrına geri dönmüş görünüyordu. Onun sevdiğim modu açılmıştı. "Sence ben elime geçen ilk fırsatta sıkıntı çıkarmaz mıyım?" dedim, ona muzip bir karşılık vererek. "Ne yaparsan arkandayım." dediğinde askerlerden biri konuşmaya başladı. "İyi dinleyin! Neden burada olduğunuzu açıklayacağız."

KIŞ GÜNDÖNÜMÜ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin