8 - GÖZLER ÖNÜNDE

23.2K 1.5K 1.4K
                                    

 "Bazen insanları tanımak konusunda geç kalırız

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Bazen insanları tanımak konusunda geç kalırız."

Sessizliğe uyandığım anlarda huzurla beraber içime bir endişe yerleşirdi. Sessizliği severdim ama hemen hemen hiçbir sabaha gürültüsüz uyanamazdım. Kargaşa, evlerde alıştırılan bir rutin haline getirildiğinden olsa gerek alışılmışın dışında görülen normal şeyler bile insanı tedirgin ederdi. O berbat günden sonra ise her şey daha da karanlıktı. Bazı geceler uyanmamayı dileyerek yatardım. Sabah olmasın isterdim çünkü yeni günün getireceği acılarla karşılaşmak artık tahammül edemediğim bir şeydi. Gözlerimi bilmediğim bir durumun içine açacak olmak canımı sıkıyordu. En son çok üşüdüğümü hatırlıyordum. Şimdi sıcak bir yatağın içinde olmama şaşırmıştım. Gözlerimi açmak için yavaşça araladığımda pencereden sızan ışık yüzüme vuruyordu. Güneş batmak üzereydi. Gökyüzünü saran turuncu renk de yavaş yavaş kararmaya başlıyordu. Gözlerimi pencereden alarak kalkmak için ellerimle yataktan destek aldığımda beni izleyen o çekik gözleri gördüm. Neredeydim ben?

"Ne zamandır oradasın?" dedim artık oturduğumda. Yataktan çıkmamıştım. Karşımdaki duvarın önünde bir sandalyeye yaslanmış oturuyordu. "Seni buraya getirdiğim andan itibaren." İstemsiz kasılan yüzümle yaralarım acıdığında yüzüme dokundum. Anlaşılan pansuman yapılmıştı. "Beni buraya ne zaman getirdin?" dediğimde soğuk bakışlarımı değiştirmemiştim. "Bir saati geçiyor." dediğinde ona asabi bir halde baktım. Sanırım sabrımı sınıyordu. "Bir saat boyunca burada oturup beni mi izledin?" Kollarını göğsünde birleştirmiş öylece bana bakıyordu. "Pencereden dışarı baktığım da oldu." dediğinde bu rahat hareketleri karşısında yine sinirlerim gıdıklanıyordu. Battaniyeyi üzerimden kaldırıp yataktan çıktığımda, "Hemen kalkma..." dediğinde çoktan ayağa kalkmıştım. "Diyecektim." sessiz söylediği kelimeyle o da oturduğu sandalyeden kalkarak yanıma doğru geldi.

"Burası neresi?" diyerek pencereden dışarı baktığımda kocaman askeriye binasını görmemle mimiklerim katılaştı. "Rütbeli askerlerin kaldığı bir bina. Burası da benim dairem diyebiliriz." dediğinde yine o alaycı gülüşümü takındım. "Ne bencilce ama, tam da size göre." dediğimde etrafıma baktım. Oda da sadece kocaman bir yatak, dolap, duvarlara montelenmiş kitaplıklar ve kitaplar vardı. Biraz ileri gittiğimde iki kişinin neredeyse yan yana duramayacağı duvarlardan sonra tuvalet, banyo ve lavabodan başka bir şey göremedim. "Akhar, oyuncakları için küçük bir ev yapmış. Ne kadar da tatlı." dediğimde küçümser ses tonuyla söylediklerim üzerine Kwang Jee sadece bana ciddiyetle bakıyordu. "İyi olduğuna göre çıkabiliriz." dediğinde sandalyenin üzerindeki üniformaları yatağa attı. "Banyoda havlu var. Hazırlan." diye de ekledi. Bu adamda sinirlerimi bozan çok şey vardı. "Ne için hazırlanacağım?" dediğimde ona ne saçmalıyorsun der gibi bakıyordum. "Nikahımız için." diyerek gülümsedi.

"Dalga mı geçiyorsun?" dediğimde yüzündeki gülüş kaybolmuş ve yerine ifadesiz bir şekilde bana bakmaya başlamıştı. "Gayet ciddiyim. Herkes bizi bekliyor." dedi. Buraya nasıl geldiğimi bile hatırlamıyordum bana neler olduğunu anlatacağına dediği şeyler gerilmeme yetmişti. "Bana neler olduğunu anlatacak mısın?" sabırsız bir sesle sorduğum sorumu hızlıca cevapladı. "Çok kan kaybettin. Seni helikoptere bindirirken zaten bayılmıştın. Askeriyeye geldiğimizde seni revire götürdüm. Yüzündeki yaralara bakıldı. Pansuman yeterli oldu ama dudağının yanındakine dikiş gerekti. Camı çekip çıkarmasaydın belki ona da pansuman yeterli olurdu." dediğinde son cümlesi beni azarlar gibiydi. Bir şey demeden diyeceklerinin bitmesini bekledim. "Sen orada tedavi görürken ben kurulu topladım. Hükümetin evlilik kuralını herkese açıklamayı ve seninle evleneceğimi söyledim. Yönetimden gelen onaydan sonra tekrar yanına geldim hala uyanmamıştın. Ben de seni buraya getirdim. Bir şeyleri rahat konuşabileceğimiz tek yer burası. İstediğini sorman için beş, hazırlanman için ise on dakikan var. " dediğinde durumu anlamaya çalıştım. Kaşlarımı çatmış bir şekilde ona bakıyordum.

KIŞ GÜNDÖNÜMÜ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin