16 - KUŞKUNUN ZEHRİ

16.3K 1.2K 921
                                    

Merhabalar... Bu bölüm için heyecanlıyım çünkü olayların sakinliğini yaşadığımız son demlerdeyiz.

Önemli mevzular olacak ve artık her şey daha farklı ilerleyecek. Bol bol yorum yapalım lütfen.

Yazı yazmayı çok seviyorum ve bunu insanlara sunmayı da seviyorum. Büyük iddialarım yok ama gerçekleşmesini umduğum hayallerim var.

Zihnimin içindeki savaşı yaşıyormuşçasına aktarmak istediğim ve çevremdeki insanların karakterlerinden ilham alarak yazdığım bir eser oldu bu.

Yazdığım bu kitap her ne kadar bilim kurgu türünde ve olayların, hareketin hiç eksik olmadığı bir kurgu olsa da arka planda anlatmaya çalıştığım şeyler çok açık.

İslam'ın hafife alınamayacağını ve hayatımız olduğunu bazen unutuyoruz. O'nun için verilmesi gereken mücadeleyi unutuyoruz ve ben sizlerin bunu hatırlamasını istiyorum.

Yorum yapmanızı da bu yüzden istiyorum. Sizden isteğim o düşünce denizinize giren satırları çok kolay geçmemeniz. Çünkü o satırlar sizin için...

"Fazla yalnızlık fazla şüphe doğurur

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Fazla yalnızlık fazla şüphe doğurur."

Acaba diye bir soru düştü mü insanın içine, hoyratça büyür bütün şüpheler... Can sıkar, zihin bulandırır. Yabani bir ot gibi istenmeyen yerde gürleşir durur. Kesersen yine uzar, kökünü koparsan yine tohumunu saçmanın bir yolunu bulur. Şüphe bu. Nasıl giderilir bilinmez. Çaba ister, yenilmek ister. Güç gerekir bunun için, güçlü olmak gerekir. Sürekli insanın içini kurcalayan bu duygudan arınmanın tek yolu yüzleşmek olur. Kaçmak yakalanmaya sebep verir. Hazırlıksız gelen bu his insan zihnini kurcalar durur. Peşine düşmek, şüpheyi kovalamak ise kontrolü üzerimizde hissetmemize sebep olabilir. Şüpheyle nasıl yaşar bir insan? Onu görmezden gelmek olmaz. Onunla çok sık meşgul olmak da olmaz. Belirsiz de biraz. Anlaşılmaz. Kaşır ve yaralar... 

"Seni öldürürüm!" Çağan'ın kontrolsüz çıkan sesi ile Matteo bir milim bile oynamadan nefret dolu bakışlarını sunuyordu bizlere. Öyle yukarıdan bakıyordu ki hiç istemeyerek yanımızda durduğu belliydi. Ne biliyor olabilirdi ki? Kwang, Çağan'ın kulağına bir şeyler söylüyordu. Uyarıcı ve korumacı da duruyordu. Çağan, Kwang'ı dinledikten sonra sabırsız ama kendini durmaya zorlar bir ifadeyle baktı. Derin bir nefes alıp Matteo'ya dönen Kwang oldu. "Sana ihtiyaç yok Matteo. Şartlarınla ya da vereceğin cevaplarla da ilgilenen kimse yok," Sakin bir tavırla onu başımızdan savmak istemesini anlıyordum. Bu adamda işimize yarayacak bir bilgi olsa bile sonrasında her şey burnumuzdan gelirdi. Yine de acaba onu dinlemeli miydik?

KIŞ GÜNDÖNÜMÜ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin