Yakın gelecekte öngörülebilen teknolojilerin peşine düşen ülkeler, bir güç yarışına girer. Ülkelerin tehlike getiren icatları, dünyaya sunulması konusunda yöneticileri düşündürür. Yapay zekâ ve biyolojik silah üretiminde ilerleyen bir hükümet dünyay...
Merhaba... Nasılsınız? Çok kan ve göz yaşı döktük. Bütün herkes büyük bir hırsla doldu. Bu bölümde bize bir intikam fırsatı doğuyor. Üst üste heyecanlı bölümlerle kitabımıza devam ediyoruz.
Artık pasımızı atma zamanı. Yorumlar bazen bin bazen 2bin oluyor siz bunun çok çok daha üstüne çıkabilirsiniz. Bu durgunluk yetmedi mi sizce de? Artık yükselelim değil mi?
Bu kitap adına güzel hayallerim var. Bunda sizin de emeğiniz büyük. Sizin ilginiz ve sevginiz olmasa bu kadar ilerleyemezdik. Bu bölüm bin yorum altına düşmeyelim diğer bölümlerde artık hep bin üstü çıkalım çünkü geldik 36. bölüme ve bu kitap artık son bölümlerine girmek üzere...
Lütfen oy ve yorumlarınızı esirgemeyin. Yorumlarda birbirimize cevap verelim paragraflarda bol bol konuşalım. Bin yorum üzeri için güzel bir başlangıç yapalım.
Bölüme başlama tarihi ve saatlerini alalım...
Instagram: fairymits
Tiktok: fairymits
Sayfalarımızda videolarımız atıldığında yorum ve kaydet yaparsak daha çok keşfedilme fırsatımız olur. Instagram reels saatleri 18:40 kızlara özel okur grubumuz var oraya reelsleri atıyor ve yine bölümler üzerinde konuşuyoruz. Hala katılmamış olanlar Instagram hesabıma yazabilir.
Erkek okurlarım da bir görünüyor bir kayboluyor. Sizin de yorumlarınızı merakla bekliyorum. Kendinizi gizlemeyin. Okurlarımdan gelen her mesaja dönüyorum. Bölümler hakkında kitap hakkında konuşmak isteyen herkes bana yazabilir.
Hadi bakalım. Keyifli okumalar...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Zamanın ateşi, zamanı bekleteni yakar."
Göğsüm patlayana kadar koşmaya devam ettim. En son ne zaman bu kadar hızlı koştuğumu düşününce Medusa'nın beni askeriyeden ilk çıkardığı an gözlerimin önüne geldi. O kadar ki silahları atıp koşmaya devam ettik. Bir patlama daha duyuldu ve ardı kesilmeden bazı noktalarda bomba sesleri yükseldi. "Bina yıkılıyor!" Kwang, ardından Seo bizi yönlendirerek ilerlemeye devam ettiler. Zemin sarsılıyor ve arkamızda bıraktığımız duvarlar yere dökülüyordu. "Devam edin!" Merdivenleri ya da asansörleri kullanamazdık. Walter'ı bulma uğruna binanın en üst katına kadar çıkmıştık. Seo tekrar konuştu. "Baba! Sinyalimi izliyorsan olduğumuz bina yıkılıyor! B blok kısmına bir uçak gerekiyor!" Ardından Jun da konuştu. "Atlıyoruz! Kalırsak leşimiz çıkar! Uçak yetişmezse de leşimiz çıkar!"
Koridor boyu koştuk. Kwang kalan son silahını çıkardığında karşımızdaki cama üç el ateş etti. Önümüzdeki cam boydan boya kırıldığında hızımızı kesmedik. "Sizi tanımak güzeldi arkadaşlar!" Konuşan Diego olmuştu. Boris, "Yüksek bir ölüm olacak," dediğinde büyük adımlar atıyorduk. Kat sarsıldığında koşuşumuz sendeledi. Kwang bu tökezlemede direkt olarak bana baktığında ben de bakışlarımı ondan alarak Doğa'ya baktım. Ellerimle yerden destek alarak sıçrar gibi koştuğumda diğerlerini de öyle gördüm. Ethan, "Parçalarımızın birleştirilemeyeceği bir yükseklik. Altımızdan bir uçak çıkmazsa eğer..." dediğinde artık konuşacak mesafe kalmamıştı. Diego, Boris, Ethan, Jun, Seo. Onlar arka arkaya yanımızda koşarken Kwang da Doğa ve bana yakındı. Ve son olarak Kwang'ın sesiyle atlayışımızı yaptık. "Şimdi baba!"
