24 - TOPRAKLARIN KANI

12.2K 839 1.1K
                                    

Merhabalar... Biraz gecikmeli bir bölüm oldu. Bazı aksilikler yüzünden yazacak sağlıklı bir zihne sahip değildim. Umarım bu bölüm telafisi olur. Ben sizleri özledim siz de karakterlerimizi özlediniz sanırım.

Oy ve yorum yapmayı unutmayalım. Yine 500 yorum sınırımıza ulaşmadan bölüm gelmeyecek. İnşallah önümüzdeki Cumartesi yeni bölümle tekrar sizlerle olurum. Keyifli okumalar.

"Geçmiş için özür dileme, gelecek için söz ver

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Geçmiş için özür dileme, gelecek için söz ver."

O kadar farklıydı ki her şey, bu farklılığın henüz ne kadar canımızı yakabileceğini bilmiyordum. Doğruluğuna inandığımız gerçeklerin yalan olduğunu öğrenmek ne kadar da yaralayıcı... Kwang bana ailesinden bahsettiğinde gözlerinde bir beklenti vardı. İnanmasa da onlara bir gün kavuşabilmeyi umuyor gibiydi. Şimdi ise ona baktığımda bu hazırlıksız gelen his karşısında ne düşüneceğini bilemiyor gibi karmaşık bakıyordu. Bana ailesinin ne kadar fedakarlık yaptığından bahsetmişti. Hükümetin savcıları olsalar da bizim gibi direndiklerini söylemişti. Şimdi neredeydi o sözler? Bunca zaman ailesini yanlış mı tanımıştı? O küçük yaşında ailesi hakkında bildikleri ona böyle mi empoze edilmişti? Yoksa karşısında duran gerçekten anne ve babası değil miydi? Eğer Kwang'ın anlattığı gibiyse neden şimdi karşımızda Akhar olarak duruyorlardı? Bunları düşünmek bile çok yorucuydu. Kwang savaş hükmünü vereceğini söyleyen adama doğru adım atmaya başladı. İki adımdan sonra karşımızda duran robotlar silahlarını Kwang'a kaldırdı. "Kwang dur."

Refleks olarak ben de ona doğru atıldığımda kolundan tuttum. Kımıldamadı ama bana dönmedi de. Anne ve babasına bakıyordu. Kız kardeşine bakıyordu, hiç görmediği kız kardeşine... "Bir adım daha atarsan, robotlarım seni vurur," dedi bize doğru bakan adam. Kwang'ın ailesi ardından hemen o da maskesini çıkarmıştı. Daha önce gördüğüm bir yüz değildi. Seo ve Jun'a baktım. Öfke miydi yoksa hangi duyguydu bilemiyorum ama yüzleri de gözleri de kızarmıştı. Bir açıklamaya ihtiyaçları vardı ve Kwang hala tek kelime etmemişti. O pis sırıtışıyla karşımızda duran adam konuşmaya başladı. "Bir şey mi söyleyecektin Kwang Jee?" Kwang'ın kolunu yavaşça bıraktım. Biraz gerisindeydim ama yandan da olsa yüzünü görüyordum. Konuşan adama bakmadı. Doğrudan anne ve babasına bakarak, "Neden?" dedi. İkisi de öylece bakıyordu. Adam yine konuştu. "Daha açıklayıcı olmalısın Kwang Jee. Ne, neden?" Bunun üzerine Kwang yutkundu. Üstü kapalı bir soru gibi görünse de anne ve babası bu soruyu anlamayacak mıydı? Neden karşımdasınız? Neden Akhar'ın içindesiniz? Neden böylesiniz? Bu birçok soruyu soran bir kelimeydi.

KIŞ GÜNDÖNÜMÜ Where stories live. Discover now