41. Vahşi & Güzel

4.1K 290 320
                                    

Biraz bekledik ama yeni bölüm 10 bin kelime! Okurken acele etmeyin ve gözlerinizi yormamaya dikkat edin

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Biraz bekledik ama yeni bölüm 10 bin kelime!
Okurken acele etmeyin ve gözlerinizi yormamaya dikkat edin.
Hepinize keyifli okumalar dilerim.

***

Karşımda sanki suç mahallini inceleyen bir dedektif vardı ve her ne kadar gizlemeye çalışıyor da olsa suçlunun kim olduğunu çoktan fark etmiş gibiydi. Kaçırıp durduğu gözleri, titreyen elleri suçluyu eleveriyordu.

Yani... beni. Şu anda onun gözünde bir suçludan farkım yoktu. Soo Yun'dan ayrılacağımı söyleyip geceyi onunla, kollarının arasında geçirmiştim. Son zamanlarda bir dediği bir dediğine uymayan, utanmazın tekine dönüşmüştüm. Konu Park Soo Yun olduğunda asla mantıklı düşünemiyordum.

Ayak bileklerime kadar uzanan siyan renk, yumuşacık bornozun geniş yakasını düzelterek yatağa dikkatle oturdum. İçinde kaybolmuş gibi görünüyor olmalıydım çünkü Soo Yun'a ait olan bu bornoz benim gibi kısa biri için epey büyük ve de uzundu. Telefonda konuştuktan hemen sonra Ah Yoo Na gelene kadar yatağı ve odayı toparlayıp banyoya girmiştim. Saçlarımı ne zaman kurutup taradığımı bile hatırlamıyordum. Yatak derli toplu görünüyor olsa da duştan yeni çıkmıştım, geceyi burada Park Soo Yun'la geçirdiğim her hâlimden belli oluyordu. Ah Yoo Na elindeki lüks markalara ait paketleri yere bırakıp önce etrafına, sonra da bana baktı. Park Soo Yun'un yatak odasında, onun bornozunun içinde, yatağının en ucunda oturuyordum. Karşımdaki kadın ise asla hafife alınmayacak türden biriydi. Bu manzarayı görüp de gece burada bir şeyler olduğunu anlamaması imkânsızdı. Utanmıştım, gözlerimi ondan kaçırdım ve yanan yanaklarımı ondan nasıl saklayacağımı hiç bilemiyordum. Yüzümün kıpkırmızı kesildiğine emindim, gerçi utanmak için geç kalmıştım. Her şey apaçık bir kitap gibi okunurken utanmanın ne anlamı vardı?

Birkaç kez öksürünce bakışlarım ona kaydı. Ah Yoo Na üstüne mükemmel bir biçimde oturan, dizlerinin biraz üstünde biten siyah yarım kollu kalem elbisesinin içinde harika görünüyordu. Hatta biraz sonra canıma okuyacakmış gibi gözleri dikkatle beni izliyordu.

Odanın içinde bana doğru yürürken, ''Burada dün gece kesinlikle bir şeyler olmuş,'' dedi. O hoş, çekik gözleri hafifçe kısıldı. ''Bay Park'ın yatak odasında olduğunu söylediğinde anladım.'' Aramızda birkaç adımlık bir mesafe bırakıp durdu. ''Siz ikiniz yine ne işler karıştırıyorsunuz? Sürekli kavga edip ayrılmaktan bıkmadınız mı artık? Sizin bu karmaşık ilişkinize yetişmekte zorlanıyorum, Masal.''

''Bu defa kavga etmedik,'' Boğazımdaki yumru büyüyerek kocaman oldu. Konuşmak hiç olmadığı kadar zordu. Yatak örtüsünü parmaklarımın arasında sıkıştırarak ellerimi birer yumruk hâline getirdim. Yalnızca utanmıyordum, büyük bir öfke patlamasının eşiğindeydim. ''Sabah sen arayana kadar gittiğinden bile haberim yoktu. Hiçbir şey söylemeden beni burada bırakıp gitmiş, belki de senin evinde ettiğimiz kavga yüzündendir. Neden böyle yaptığını bilmiyorum.''

AŞK SINIR TANIMAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin