29. Sen Sevmek İçin Çok Zorsun Masal Okur

10.6K 875 172
                                    

***

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


***

Her şey bir rüya olmalıydı ama değildi, gördüğüm hiçbir rüya yaşadığım bu an kadar güzel olamamıştı. Park Soo Yun beni kucağında tutmaya devam ederken birkaç saniyeliğine sanki daha önce yaşamışım gibi hissettiğim bir anı yaşıyordum. Panikle yüzünü incelerken korumaların araba kapılarını açmasıyla beni arka koltuğa dikkatlice bırakarak kapıyı kapadı. Arabaya binmesini beklerken ellerimi kalbimin üstünde birleştirdim. Eğer onu daha önce görmüşsem niye hatırlamıyordum? Park Soo Yun'u ilk kez şirkette görmüştüm ama o zaman da onu epeyce incelemiştim. Hislerimin değişkenliğini heyecanıma vermişte olsam o bana tanıdık geliyordu. İstanbul'a, çalıştığım şirkete geldiğini söylese bir miktar rahatlayabilirdim. Lakin o gelmediğini söylemişti, tuhaftı. Bay Lee birçok kez İstanbul'a geldiyse ve beni şirkette görüp, Kore'ye gelmem için teklif verdiyse Park Soo Yun'un mutlaka bilmesi gerekiyordu, hem de çok önceden. O evet demeden şirkette kuş uçmuyordu. Benim performansımı yalnızca Bay Lee beğenmemiş olmalıydı. Sunumlarıma katılan biri nasıl bir çalışan olduğumu bilirdi. Gerçi Bay Lee'ye herkesten daha fazla güveniyordu. Önerdiğinde kuşku duymamış olmalıydı. Hakkımda araştırma da muhakkak yaptırmıştı. Ne biliyordu benimle ilgili? Bana aşkını itiraf etmişti. Hemen onu öptükten sonra beni sevdiğini söylemişti. Bilmiyormuş gibi yaparak susmuştum. Onu anladığımı fark etse de o kadar korkmuştum ki kendimden, sessiz kalmayı tercih etmiştim. Diğer tarafımdaki kapı açılarak Park Soo Yun içeri girdiğinde koltuğuna oturmuş, hızlı bir şekilde koruması kapıyı kapatmıştı. Ön kısımdaki siyah bölmeden dolayı hangi korumanın sürücü koltuğuna yerleştiğini bilmiyordum ama büyük ihtimalle Kim Sae Jin'di. Yabancıları yanına yaklaştırmayan adam, her defasında yabancılarden nefret ettiğini yüzüme karşı söyleyen adam az önce beni sevdiğini söylemişti. Aşırı alkollü değildim, aklım gayet yerindeydi. Şu an ise tamamen ayılmış gibiydim. Araba harkete etmeye başladığında sıcaklığını dokunmadan dahi hissedebildiğim adama baktım. Gözleri benim üzerimdeydi, bakışları sıcacıktı. Hiç, hiç yabancılamıyordum onu. Ben dengesiz biriydim, kabul ediyordum. O ise mantıklıydı, neden böyle bir şey yapıyordu?

''Bana söylemediğin bir şey var,'' diyerek yanaklarımı havayla şişirdim ve hızla o havayı dışarı saldım. ''Seni daha önce görmüş gibiyim ama anımsayamıyorum.''

''Görmüş olsaydın ne değişirdi? Beni sever miydin?''

Kalbimdeki çırpınışı durdurmak için ellerimi göğsüme daha çok bastırdım. ''Sorularımdan kaçıyorsun, Soo Yun!''

Başını koltuğa yaslayıp kollarını göğsünde bağlayarak bana döndü. Uykusu var gibiydi, etli dudakları aralanmıştı ve gözleri kapanmak üzereydi. ''Kaçmıyorum, buradayım...'' diyerek esnedi. Buram buram sake kokan nefesiyle yüzümü buruşturduğumu görünce gülümseyip kollarını çözerek açtı. ''Uyumadan önce bana sarılır mısın? Sarhoşum, yarın sarıldığını hatırlamayabilirim.''

AŞK SINIR TANIMAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin