11. Kaynayan Ramenler Aşkına

12.1K 1.1K 182
                                    

Park Soo Yun kolumdan tutup çekiştirirken toplantı salonundaki öfkeli kalabalığı konuşarak susturdu. Kömür karası gözleri alev alev yanıyordu ve nedense onun Korece konuşmasını sorun etmedim. Edemezdim! Harbiden çişim vardı, ayrıca enselendiğim için korkudan zor tutuyordum. Tuvalete kaçma olasılığım çekiştirilerek dışarı çıkarılmamla son bulduğunda sırtım bir anda soğuk duvara çarptı. Acıyla inlediğimde Park Soo Yun ellerini saçlarının arasından sertçe geçirdi.

''Ne yaptığını sanıyorsun sen?!''

Dişlerimin arasından konuşarak, ''Tuvaletleri ararken kayboldum, efendim.'' dedim.

''Doğruyu söyle, Masal! Ne yapıyordun?!''

Ben doğruları söylerdim de o beni sağ bırakır mıydı elin Seul'ünde?

''Doğruyu söylüyorum, Bay Park! Sekreter kadın tatlı tatlı konuştu, sürekli bir şeyler içirdi. Eh, doğal olarak, doğal olan bir şeyi içimde daha fazla tutamazdım, efendim.''

Üzerime doğru yürürken toplantı salonunun kapısı açıldı. Beni enseleyen uzun boylu adam dışarı çıkınca Bay Park hızla elini duvara yaslayıp bedenini bana doğru yaklaştırdı. Aramızdaki mesafe öyle azdı ki nefesini yüzümde hissedebiliyordum. Birbirimize bu kadar yakın olduğumuzdan mıdır bilinmez, gözlerim onun her bir ayrıntısını yeniden ezberlemek ister gibi inceliyordu.

Dudakları tıpkı köfteye benziyordu. Gözleri çekik olmasına rağmen güzeldi. Hiçbir zaman Asyalı bir erkekten etkileneceğimi düşünmemiştim. Ama Park Soo Yun tüm ilgimi çekmek ve  sadece ondan etkilenmem  için yaratılmış özel bir varlık gibiydi. Neden olur olmadık bir zamanda yine onu düşünüyordum?

''Kıpırdama,'' diyerek fısıldadığında başımı hafifçe salladım. Dudaklarını kulağıma yaklaştırarak başını boynuma doğru eğdi. Hafif teması bile elektrik akımına kapılmışım gibi hissettirdi. ''Ağlıyormuş gibi yap, Masal.''

''Sanmıyorum,'' Rol yapma konusunda berbattım. Az önceki performansımın iğrenç olduğuna emindim. Elimde hâlâ tuttuğum topuklu ayakkabılarımla ancak aptal gibi görünebilirdim. ''Rol yapma konusunda berbat biriyim.''

''Dediğimi yapmazsan bu işin sonu mahkemede biter, Masal. Seni kurtaramam, suçsuzluğunu ispat etmek için aylarca uğraşmamız gerekir. Ki suçsuz da sayılmazsın. Kısacası bugün her şey senin aleyhine işliyor."

Korkuyla gözlerim dolunca boğazımdan gerçek bir hıçkırık koptu. ''Ama Bay Park!''

''Bana yalnızca Soo Yun de,'' Yüzümü avuçlarının arasına alarak daha çok yaklaştı. ''Ve ağlamaya devam et, güzelim. Böyle devam et.''

Burnumu çekip, ''Soo Yun...'' dedim. ''Gerçekten isteyerek bir şey yapmadım.''

Park Soo Yun fısıltı gibi çıkan sesiyle, ''Ben suçsuzum de yüksek sesle,'' dedi ve ısrarcı bir şekilde konuşmaya devam etti. ''Hadi güzelim, bir şeyler söyle.''

Kalbim heyecandan patlayacak gibi olsa da dediklerini tekrarladım. ''Ben suçsuzum, Soo Yun.''

''Tuvalete gitmek için beni beklemeliydin," Kısık bir sesle konuşan Park Soo Yun yalan söylediğimi bildiği hâlde bana yardım ediyor ve bir şeyler yapmam için beni profesyonelce yönlendiriyordu. Bakışlarımı ondan kaçırınca alnını alnıma yasladı. ''Kaybolduğun için korktun mu?'' Cevap vermediğimi fark ederek alnını alnıma bir kez daha bastırdı. ''Masal, korkuyor musun?''

''E-evet... Çok korktum, Soo Yun.'' Boştaki elimi alarak göğsüne koymasıyla birlikte kalp atışlarım düzensizleşti. Sıcak ve sert göğsü düşüncelerimin arasına düşen bir bombadan farksızdı. Her şeyi daha da karıştırmama neden olabilirdi. Gözlerimi sıkıca kapatıp, ''Ü-üzgünüm, seni beklemeliydim.'' dedim.

AŞK SINIR TANIMAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin