20. Yabancı Gelin Masal Okur

10.7K 893 196
                                    

Yaşadığımız acılar bir saat bile sürse sanki yıllarımızı almış gibi hissederdik. Mutlu olduğumuz anlar ise binlerce yıl sürse sanki saniyelerimizi almış gibi hissederdik. Güzel olan her şey kısacık bir zamana, kötü olan her şey ise oldukça uzun bir zamana mâl olurdu. Zihnimizin yarattığı bir karmaşa olduğu konusunda hemfikirdik. Neden mutlu olduğumuz o güzel anılara bir ömür boyu sıkışıp kalmıyorduk ki?

Ofisin içinde yere eğilmiş bir şekilde gezinerek işlerimi halletmeye çalışıyordum. Bay Park'tan önce evden çıkmış, korumalarından birine rica ederek kendimi şirkete bıraktırmıştım. Saat neredeyse 11.00'ı buluyordu ve büyük ihtimalle CEO şirketteki odasında uzun bir toplantının tam ortasındaydı. Beni aramadığı için rahat olmam gerekirdi ama aksine oldukça gergindim. Bu sessizliğin altından kıyamet kopabilirdi. Bir gün önce beni kurtaran adamla bir gün sonrakinin arasında da uçurum gibi bir fark vardı. Yine o soğuk, kendinden taviz vermeyen bir adama dönüşmüştü. Buz kütlesi hangimizin gerçek lakabıydı acaba? Benden çok ona uyduğu kesindi. Temizlikten parıl parıl parlayan zemine bakarken dalıp gitmiştim. Kucağımda uyumasına bile ses çıkarmamıştım. Gerçi orada kim olsa kucağında uyuyabilirdi. Günlerdir uyumayan bir adam yığılmıştı. Ne deyip, kızacaktım ona? Beni kurtardığın için minnettarım ama git başka yere koy kafanı mı? İnsan bunu düşmanına söylemezdi. Hapse giren Bay Harvey düşmanım sayılırdı. Onun kafasını kerpetenle kopartır, kayaların arasına atardım muhtemelen. Park Soo Yun benim için çözülmesi zor bir matematik sorusuydu. Tahtaya kaldırılmıştım ve ben o sorudan sıfır alırsam sınıfta kalabilirdim. Üstüne üstlük onu düşmanım gibi görmemeye başlamıştım. Alışıyordu bir tarafım ona ve onun gıcıklıklarına.

''Yerde ne yapıyorsunuz, Bayan Okur?'' Benim gibi yere doğru eğilerek oturur bir hale gelen Kim Sae Jin'in sesiyle düşüncelerimi hızlıca dağıttım. Meraklı gözleri yeri inceliyordu. ''Önemli bir şey mi düşürdünüz?''

''Şey...'' Dudaklarımı büküp, yerde ne yaptığımla ilgili bir şeyler uyduracakken vazgeçtim. ''Bay Park'a yakalanmamaya çalışıyorum.'' İşaret parmağımı dudaklarıma götürüp, sessiz olması işaretini vererek sesimi alçalttım. ''İşe gelmemi istemiyordu. Yine onu dinlemedim,'' diyerek durumu belirttiğimde gözlerimi yeniden yere çevirdim. ''Beni görmezse belki unutur varlığımı, eziyet etmekten vazgeçer. Ne dersiniz, Bay Kim?''

''Sizi unutacağını sanmıyorum, Bayan Okur.''

Bundan ben de emindim. Kim Sae Jin'e hayal kırıklıklarımın ardından kızmış bir boğa gibi bakmaya başladığımda yüzünde kocaman bir gülümseme belirdi. Kızgınlığım yok olup, şaşkın bir Masal'a dönüştüğümde kaşlarımı hayretle havalandırdım. 'Sen güler miydin ya?' demekten son anda vazgeçtiğimde yanımızda tıpkı bizim gibi biri daha belirdi.

''Ne arıyorsunuz yerde? Bir şey mi kaybettiniz?'' Ah Yoo Na karşımda, Kim Sae Jin'in yanında yere çöküp, eteğini çekiştirerek düzelttiğinde kollarını büktüğü dizlerine sardı. ''Herkes size bakıyor, merak edip yanınıza geldim. Ne düşürdünüz? Önemli bir şey mi?''

Kim Sae Jin cevap vermeme fırsat tanımadan, ''Bayan Okur, CEO'dan korktuğu için saklanıyormuş.'' dedi gülerek.

''Hiç de bile!'' Bağırmamla gözlerini kocaman açan Ah Yoo Na bakışlarını Kim Sae Jin'e çevirdi. Yanakları hafif hafif kızarırken açıkçası biraz işkillenmiştim.

''Böyle daha çok dikkat çekmiyor mu, Sae Jin?''

Sorusuna başını sallayan Bay Kim bir saniyeliğine bana bakıp, tekrar ona döndü. ''Aslında saklanması iyi olur, Bayan Okur'un. Sinirli bir başkanın gözünün önünde olmamak, gözüne batmaktan iyidir.''

''Oh, haklısın!''

İkisi bir olmuş benim yanımda beni çekiştiriyordu. Korece konuşmak yerine sırf benim onları anlamam için İngilizce konuşmaları da canımı sıkmıştı. Ben de kollarımı dizlerime doladığımda minicik kalan bedenimle istenmeyen misafir moduna çabucak girmiştim. Madem CEO'nun gözüne batıyordum, bunu niye benim anlamam için söylüyorlardı? Bilmeden de gayet mutlu yaşayabilirdim. Sessizliğimi fark ettiklerinde yüzlerindeki ciddi ifade yavaşça dağılarak bir kahkahayla son bulurken somurtmaya devam ettim.

AŞK SINIR TANIMAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin