2. Bölüm

28.1K 1.6K 705
                                    

Masal masasının başında bekleyen akbabalara omuzlarını dikleştirmiş yürürken; nefesini tuttu. Elindeki zarfı ise stresten sıktığı için kırıştırmıştı neredeyse. Yine de gururlu ifadesinden bir şey kaybetmemişti. Bir fare, aslan gibi kükrüyordu.

"İstediği zammı aldı ya ondan böyle!" Stajyer Perrin'den birkaç yaş büyük olmasına rağmen hiçbir şekilde saygı görememişti, Masal. Sebebi kesinlikle ofisin lakayt havası yüzündendi. Herkes birilerinin sırtından geçinmeye alışmıştı ve son kurban kendisi seçilmişti. "Nevra Hanım resmen onu kayırıyor!"

Masal için bardağı taşıran son damla bu kinaye dolu söz olmuştu. Herkes bilirdi ki bu ofiste kayırılmayan tek kişi Masal'dı. Konumuna rağmen ofis arkadaşları tarafından ne yazık ki saygı görmüyordu. Sevgi?

Sevgi iş arkadaşlıkları arasında rastladığı bir şey hiç olmamıştı.

"Desene mutlu olacağınız bir haber vereceğim size," Masal sandalyesini yerine itip, masasının üstündeki eşyalarını çantasına tıkıştırmaya başladı. "Fatih rica etsem bana küçük bir kutu getirir misin?" Masal onun lafıyla kutu getirmeyeceğe benzeyen adama başını çevirerek acı dolu bir gülümsemeyle baktı. "Gidiyorum, en azından bana bu iyiliği yapabilirsin..." diyerek zarfı da çantanın derinliklerine göndermişti.

"Ko-kovuldun mu?" Emre yıllardır tavlamaya çalıştığı kadının avucunun içinden kaybolacak olmasına dayanamıyordu. Ofiste yürürken, otururken ve gülerken hayran olduğu tek kadındı, Masal Okur. "O yüzden mi çağırıldın?"

Ofisboy Fatih bir robot gibi kutu getirmeye giderken diğer çalışanlar da teker teker Masal'ın minik masasının başına gelirken fısıltılarıyla dedikodu kazanını da fokur fokur kaynatmaya çoktan başlamışlardı. Masal kesinlikle asilikleri ve tembelliklerinin sebep olduğu yetersiz çalışma performası gerekçesiyle kovulmuş olmalıydı. Herkesin tahmini bu yöndeydi.

Perrin'in timsah gözyaşları ise silinmiş, yerine ışıltılı bir gülümseme kondurduğu kırmızı ruj sürdüğü ince dudakları şaşkınlıkla aralanmıştı. "Gerçekten gidiyor musun?"

"Hı, hı... Gidiyorum," Masal kelimeleri uzata uzata konuşuyor, arada gözlerini akbabaların merak dolu bir ifade yerlemiş yüzlerinde gezdiriyordu.

"Ama sen..." dedi Emre ve kızın önüne Fatih'in bıraktığı lacivert kutuyu bir anda çekip aldı. "Sen şirkette performansı en yüksek elemandın! Kovulmuş olman imkânsız, Masal!"

Masal ellerini havaya kaldırıp, parmaklarıyla tırnak işareti yaptı. "Masal'ın sonuna 'hanım' kelimesini lütfen ekleyelim. Bir de..." Ellerini masaya indirip dayadığında başını bir sağa bir sola yavaşça salladı. "Sandığınız gibi maaşa zam işe son olmadı ağzı hayırsızlar! Başka bir iş aldım," deyip çekmecesinden birkaç kalemi, not defterini, bazı yazılımların yüklü olduğu CD'leri Emre'den biraz zorlukla aldığı kutuya dikkatlice koyuyordu. Ardından nükteli bir cümleyi stajyere doğru söyledi. "Gerçekten gidiyorum yani. Rahat rahat çalışırsınız artık."

"Ne işiymiş bu?" diyerek Fatih sıcak bir kahve kupasını Masal'ın önüne bıraktı. Tamam bu kızı sırf çalışkan, dürüst ve eh biraz da deli olduğu için sevdiği söylenemezdi. Ağzından pat diye insanı yerden yere vuracak kelimeleri söylerdi Masal ve sçylediklerindeki anlamı ancak dakikalar sonra anlardınız. El değmemiş karadul diye lakap takanlara hak verdiği de doğruydu, ofisboyun.

"Sizden uzak, sizden ırak, sizden olabildiğince izole edilmiş bir yere gidiyorum. Artık kına yakarsınız münasip yerlerinize," Kahveyi hiç görmemiş gibi yapan Masal üzgün olduğunu belli etmemeye çalışıyordu. "Reklamcı olduğumu sonunda hatırladılar. Daha..." Masal yutkunup, başını yukarı kaldırdı. Eve gittiğinde yeterince ağlayıp sızlayabilirdi. "Daha iyi bir iş için gidiyorum." diyerek masasında babası, ağabeyi ve annesiyle çekinmiş olduğu resmin bulunduğu çerçeveyi de kutusuna koyduğunda şirketteki tüm işini bitirmişti. "Vedalaşmak isterdim sizlerle ama sanırım vedalaşmak için de fazla nefret doluyuz birbirimize."

AŞK SINIR TANIMAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin