23. CEO DRACULA

9.3K 858 277
                                    

Gelmek istemediğim yerde kalmak için bir sebep bulacağımı bilemezdim. Son yudumu içtiğim americano'dan birkaç bardak daha olsa acımaz içerdim. Tadı sertti, kahve aroması son derece yoğundu. Uykusuzluğum geçmiş, uyuşuk aklım açılmış, bedenime bir enerji gelmişti. Çatalıyla küçük lokmalar aldığı kahveli cheesecake yiyen Bay Park ara sıra öfkeli bakışlar atıyordu.

''Az önceki olayda benim hiçbir suçum yok,'' Kahve bardağımı orta sehpaya bırakıp, koltuğa sırtımı yasladım. Çenemi yukarı kaldırdığımda kesinlikle taviz vermiyordum. ''Görüşme konusunda da ısrar eden Cha Ji Won'du.'' Adamın adının aklımda kaldığını fark edenin tek ben olmasını dilerdim. ''Hatalı olan sendin. Beni kızdırıp duruyorsun.''

Tartışmamızın üstünde durmak yerine, ''Korece bilmeyen birine göre isim hafızan oldukça kuvvetliymiş, Masal.'' dedi.

''Siz şimdi bana laf mı soktunuz?''

''Anio!''

Anlaşılan o ki Bay Park sinirlendiğinde özüne dönerek İngilizce konuşmayı bırakıyordu. Nişan falan derken unutmak üzere olduğum bazı önemli şeyler vardı. Konudan son derece bağımsız ve tamamen çıkarlarıma gayet uygundu. Saygıyla konuşarak, ''Bay Park sizden önemli bir şey istesem yapar mısınız?'' diye sordum.

Kollarını göğsünün üzerinde bağladı. ''Ne isteyeceğine bağlı.''

Bakışlarındaki kendini beğenmişlikten anlaşıldığına göre isteyeceğim şeyi hayatta yapmazdı. ''Nam Joo Hyuk demişti. Keşke onu dinleseydim,'' diyerek dudaklarımı aşağı doğru büktüm. ''Sizden hiçbir şey istemiyorum.''

Gözlerini arkamdaki duvara dikti. Sanki bana bakmamaya çalışır gibiydi. ''Önce ne isteyeceğini söyle, kabul edip etmeyeceğime ben karar veririm.''

Dudaklarımı bükmeyi kestiğimde hiç umursamıyormuş gibi kalem eteğimde olmayan tozları silkeledim. ''Sincap olur musunuz?''

''Ne?''

Şaşkınlıktan çekik gözleri açılabileceği son raddeye kadar açılmıştı. Tatlı tatlı gülümseyerek, ''Sincap olur musunuz, Bay Park?'' dedim.

Elini havaya kaldırdı. ''Reddedildi.''

''Bu kadar çabuk mu reddediyorsunuz? Hiç düşünmediniz bile!''

''Kostüm giyip sincap olmamı mı istiyorsun? Sence ben bunu kabul eder miyim, Masal?'' Elini indirip yeniden kollarını göğsünde bağladığında etli dudakları aralandı. ''Yapabileceğim bir şey olsaydı, inan bana yapardım.''

''Kostüm falan giymek yok! Sadece bir reklam çekiminde sincap seslendireceksiniz!''

''PSY Entertainment'ın CEO'sundan sincap olmasını istiyorsun, Masal. Aklın yerinde mi senin?''

''Ah,'' Utançla başımı önüme eğdiğimde aklımın nerede olduğunu düşünüyordum. Niye ondan böyle bir şeyi istemiştim ki? Nam Joo Hyuk'la olan iddiamdan önce daha farklı şeylere odaklanmalıydım. ''Üzgünüm. Ben hiç... Öyle düşünmemiştim, Bay Park.''

''Gerçekten bu yapabileceğim bir şey değil, Masal.''

''Anlıyorum...'' Başımı yukarı kaldırıp gözlerinin içine baktım. ''Çok haklısınız, Nam Joo Hyuk'la iddiaya girince kaybetmek istememiştim. Lütfen bu dediğimi unutun.''

Kapı tıklatıldığında oldukça hoş bir kadın içeriye girmişti. Ayağa kalkıp eğilerek genç kadını selamladığımda Bay Park da kalkmıştı. Siyah saçları omuzlarına kadar dümdüz dökülen kadın hoş bir gülümsemeyle sahte nişanlıma yaklaştığında beni görmemişti ya da görmezden gelmişti. Toz pembe rengindeki mini elbisesinin içinde oldukça güzeldi. Bay Park'ın yanında durduğunda bir bütünün parçasını oluşturmuşlardı âdetâ. Konuşmalarından bir şey de anlamadığım için yalnızca onları izliyordum. Birlikte güldüklerinde kadın Bay Park'ın koluna dokundu. İster istemez gözlerimi kaçırdım. Ardından gözlerimi yeniden üzerlerine diktim. Hem nişanlım diyordu herkese, hem de benim gözümün önünde başka kadınlarla flört ediyordu!

AŞK SINIR TANIMAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin