28. Şiişt, Şiişt Sakin Ol Sinirlerine Hakim Ol

10.2K 849 265
                                    

***

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

***

Geleneksel Japon restoranlarından birine birlikte el ele girdiğimizde heyecanlanmamaya çalışıyordum, fakat bu konuda başarılı olduğumu söyleyemezdim. İç içe geçmiş parmaklarımız birbirine sıkıca tutunmuş, sıcaklıklarımız parmak uçlarımızdan ilerleyerek tüm bedenime yayılıyordu. Gittikçe ısınıyordum, kalbimdeki buzlar tamamen erimiş sayılırdı. Kalbim çözülen buzul sularının altından gün yüzüne çıkarken güneşin ısısıyla afallamıştı. Güneş çok cömertti, hiç ısınmamış bir kalp için fazlasıyla yakıcıydı. Gözlerimi kenetlenmiş ellerimize indirdiğimde dudaklarımı kemiriyordum. Tıpkı bir çift gibi görünüyorduk. Restorandaki insanlar bize oldukça sıradan bakışlar atarken ben de onlara 'hayır bu oldukça sıra dışı' bakışlarıyla cevap veriyordum.

''Senin benden nefret ediyor olman gerekiyordu. Hoşlanmamalıydın... Benden nasıl hoşlanıyorsun onu da anlamıyorum,'' Park Soo Yun'a baktığımda havalı ve umursamaz görünüyordu. ''Kamera şakası dimi?'' Gülümseyerek başımı salladığımda onun değişmeyen ifadesindeki donukluğa aldırmadım. Kesinlikle her zamanki haliydi. ''Nereye el sallıyoruz? Bir reklamda falan mı kullanacaksınız? Ofisgirl nasıl kafalanır programın adı mı?''

Sinirli bir sesle, ''Biri senden hoşlanıyorsa ya onun duygularını kabul edersin ya da reddedersin. Sen ikisini de yapmadın ve bunu konuşmak için uygun bir yerde değiliz, Masal.'' dedi.

Bana bakmadan konuşmuştu. Sinirli miydi? Yüzüne yaklaşırken bir yandan da yürümeye çalışıyordum. ''Yüzündeki ifade eksi kırk derecede sokakta kalmışsın gibi. Donuk ve hissiz.''

''Masal önüne bakarak yürü, bana bakarak değil.''

Bölmelerle birbirinden ayrılan kısımlara geçtiğimizde peşimizden gelen korumalara omzumun üzerinden bakarak önüme döndüm. ''Korumalar yemekte de yanında mı olacak?''

''Hayır, biz içeri girip bölme kapandıktan sonra dışarıda bekleyecekler.''

''Anladım,'' diyerek tekrar başımı ağır ağır salladığımda elimi sıktı. Ona gözlerimi çevirdiğimde kaşları havalanmıştı. ''Ne var?''

''Aimi Ikezawa da büyük ihtimalle bizimle yemek yiyecek. Burada bana asistanlık yapıyor. Ona karşı olabildiğince kibar davranmalısın, Masal.''

Saçlarımı kulağımın arkasına tıkıştırırken omzumu silktim. ''Uyarmanıza gerek yok, Bay Park. Nerede nasıl davranacağımı biliyorum.''

''Cincca?*'' Çin gibi bir şey söylemişti. Anlamıyormuşçasına gözlerimi kıstığımda derin bir nefes aldı. ''Gerçekten nerede nasıl davranacağını biliyor musun?'' (Gerçekten mi?)

''Ah, anladım...'' deyip başımı yine ağır ağır salladım. ''Acıktığımdan dolayı dikkatimi size veremiyorum. Ama siz merak etmeyin, sorun çıkarmayacağım.''

AŞK SINIR TANIMAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin