31. Müstakbel Eşim ve (Z)amansız Çelişkiler

12.4K 822 264
                                    

Keyifli okumalar dilerim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Keyifli okumalar dilerim. ♥️

***

Hiçbir şey olmamış gibi davrandığınız zamanlar mutlaka olurdu. Evdeki tozları saklamak için halının altına süpürüp, orada yokmuş gibi davrandığınız o malum anlardan bahsediyorum. Toz halının altındadır, ev temiz görünüyordur ama aslında ne ev temiz ne de o toz yok olmuştur. Çünkü bir süreliğine göz ardı etmek ve yok saymak işimize gelir. Bu sıralar böyle bir durumun içindeydim. Sorunlarımı çözmek yerine görmezden gelmeyi tercih ediyordum.

Kucağımdaki dosyayla Park Soo Yun'un uzun adımlarına yetişmeye çalışırken; korumalarla birlikte basın toplantısının yapılacağı salona gidiyorduk. Bu toplantı çok önemliydi, zira tüm Kore yaklaşık on beş dakika sonra en zengin ve başarılı iş adamlarından olan PSY Entertainment'ın CEO'su Park Soo Yun'un göz önünde olmak istemediği için gizlediği nişanlısından bahsedecekti. Beni direkt olarak tanıtmayacaktı. Cumartesi gecesi için planlanmış olan davete spontane bir şekilde basın mensuplarını çağıracaktı. Mavi takım elbisesinin içinde bir manken gibi önümde yürüyen Park Soo Yun'a bakıp, dudaklarımı ısırdım. Geniş sırtı ve omuzları gerilmiş, son derece dik bir şekilde emin adımlarla yürüyordu. Dünden bu yana iki veya üç kelime ancak konuşmuştuk. Kahvaltı ederken göz göze bile gelmemeye ikimiz de dikkat etmiştik. Yalnızca sırtına bakışlarımı pürdikkat odaklamıştım. Neler düşündüğünü, tam olarak kafasında neyin döndüğünü bilememenin verdiği çaresizlikle gözlerimi yere çevirdim. Ona benimle evlenmekten rahatsızlık duymayacağını söylediğinde o denli sert çıkışmakta haklı olup olmadığımı düşünüyordum. Benim korkularımın artık büyük bir kısmı Park Soo Yun'a âşık olduğumda ne yapacağımla ilgiliydi. Kendi ayakları üzerinde duran genç bir kadındım, gerçekleri görmezden gelen ahmaklardan da değildim. Eğer onunla ciddi bir şeyler olacaksa aramızda bazı engelleri aradan kaldırmalıydık. Hep en başa dönüyordum, bu bir kısır döngüydü. Sürekli aynı konuları ısıtıp ısıtıp onun önüne getirecektim.

Biz ayrı dünyaların uzaylılarıyız, Park Soo Yun.

Seni sevmek istiyorum ama ışık hızına daha geçemedi bizim gezegenin canlıları, teknolojik açıdan sizden çok gerideyiz köfte dudaklım.

İkimiz bir gezegenin iki farklı uydusuyuz. Hep birbirimize bakıyoruz ama birleşmek kaderimizde yok.

Senin dünyanı işgal edemem, çünkü içinde sen varsın.

Kuyruklu yıldız olsam, sen bir gezegen olsan... Ben sana çarpmak yerine teğet geçerdim çekik gözlüm.

Açıkçası aklımda gezinen ayrılık giriş cümleleri bunlardı. Hem durumum şahane olmasa da ondan ayrılmak istediğimi sanmıyordum. Bu gece ailemle olan görüntülü konuşmamda ağızlarını arayacaktım. Gerçi nasıl söyleyeceğimi de bilmiyordum. Birol işkillenirse benim abim olduğunun en büyük kanıtı olan deli tarafı devreye girerdi. Bir kez de olsa kalbimin istediğini yapmasına izin vermek istiyordum. Her şeyle aynı anda başa çıkmak zorunda kalacak olmama rağmen, ya hep ya hiç demek istiyordum.

AŞK SINIR TANIMAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin