1. Bölüm

7.2K 325 70
                                    

Bölüm şarkısı: Houses-Beginnings

Şeytanın oyun alanına hoş geldin. Söz veriyorum, pahalıya mâl olmayacak.

Düzenlenmiştir.

Sonra, "Adem iyiyle kötüyü bilmekle bizlerden biri gibi oldu" dedi. "Artık yaşam ağacına uzanıp meyve almasına, yiyip ölümsüz olmasına izin verilmemeli."

(Tevrat)

****

Dünya var oldu, insan yaratıldı ve ilk günah işlendi. Bu günah başka günahları doğurdu ve karanlık dünya üzerine yayıldı. Karanlık, geçtiği her yeri yıktı, mahvetti. Öyle ki çiçekler boyunlarını büktüler, hayvanlar saklanacak yer aradılar.

Toprak karardı, çatladı, verimsiz oldu. Gökyüzü siyah bir bulutla kaplandı, ışık buradan geçemedi.

Karanlık insanın kalbine yerleşti, bir daha ayrılmamak üzere... İşte bu karanlık yavaşça filizlendi insanın kalbinde. Ve en sonunda da vücut buldu kendine. Belki de binlerce beden içinde.

Bense karanlığın ele geçirdiği bedenlerden yalnızca birisiydim. Adem'in, Havva'nın ve tüm insanlığın günahlarıyla kuşanmış bir varlık olarak.

6 Mayıs 1496

Yılın belki de en renkli geçen günlerinden birisindeydik. Kutlamalar her yıl kutsal günlerde yapılırdı, bu sayede yeni cadı olanların daha güçlü olacağına inanılırdı. Lavina ile şehir meydanına gidip kutlamalar için etrafın süslenmesine yardım ediyorduk. 

"Cadı olduğumda bunları oturduğum yerden yapacağım." dedi Lavina şarap kasalarını taşımaya çalışırken. "Büyüyle yapabiliyorken niye kendini yorasın ki?" diye ekleyip göz kırptı. 

"Gücünü boş şeylere harcamamalısın da ondan." 

Anne, kasaları elimizden alıp masaya koyarken gülümsedi. Lavina Anne'ye tuhaf bir bakış atıp yeni kasaları almak için döndüğünde sırıtıyordum. Meydan neredeyse hazırdı. Yalnızca ufak birkaç şey kalmıştı. Lavina'nın yanına dönmek üzereyken annemi görmem duraksamama neden olmuştu. Annem gergin görünüyordu. Yanıma ulaşır ulaşmaz "Anastasia nerede?" diye sordu. Sesindeki telaş kaşlarımı çatmama neden olurken "Buralardadır." diye yanıtladım ve etrafa kaçamak bir bakış attım. Annem bir süre bana baktıktan sonra bir şey demeden uzaklaştı. 

"Bir sorun mu var?"

Anne'nin sesiyle bakışlarım sesin geldiği yöne doğru döndü. Anne şefkatle omzumdan tuttuğunda gülümsedim. Ona Anne dememizin sebebi en kıdemli cadı olması olsa da benim açımdan durum biraz daha farklıydı. Onu gerçekten annem gibi görürdüm. Bana ve Anastasia'ya her zaman şefkatle yaklaşırdı. "Hayır, sorun yok." dedim gülümserken. Anne anlayışla kafasını salladı. O sırada kiliseden gelen çan sesiyle olduğumuz yere mıhlandık. Bu, tehlike işaretiydi. Hepimiz korku dolu gözlerimizi Anne'ye çevirdik. "Vampirler." dedi Anne ve ekledi: "Bizim için geliyorlar."

Şehir meydanını kargaşa sararken Anne şehrin etrafına koruma büyüsü yapmakla uğraşıyordu. Geçen sefer insanlardan bu şekilde kurtulmuştuk. Ama bu sefer işe yarayacağa benzemiyordu. Anne önce dizlerinin üzerine çöktü, gözlerinden kanlar akıyordu. Sonra kemiklerinin kırılma seslerini duyduk. İşte o anda sonun geldiğini anladık. Vampirler şehri ele geçirdiklerinden beri çok güçlüydüler, yanlarına çektikleri cadılar sayesinde... Onları alt edebilecek güce sahip bir cadımız yoktu, Anne'den başka. Ve o da ölmek üzereyken bizim yaşamak için bir şansımız yoktu. Telaşla etrafa bakınmaya ve kardeşimi aramaya başladım. Fakat yoktu. Meydan o kadar kalabalıktı ki birini bulabilmek neredeyse imkansızdı. "Anastasia!" Bağırışım meydanda yankılandı fakat cevap veren olmadı. Vampirler kasabaya girmiş, ortalığı yakıp yıkmaya başlamıştı. Kısa süre sonra cadıların hepsi bir çemberin içine alınmıştı. Hepsi ayrı ayrı kazıklara bağlıydılar. Fakat içlerinde yalnızca biri gözlerimin oraya takılmasına sebep olmuştu.

İçgüdüWhere stories live. Discover now