38. Bölüm

1.1K 92 39
                                    

Bölüm şarkısı: Sia- Angel by the Wings

Bu, çok sevdiğim bir şarkı. Türkçe çevirisini koydum göz atabilirsiniz. İyi okumalar...

"Take an angel by the wings. (Bir meleği kanatlarından yakala.)

Time to tell her everything. (Ona her şeyi anlatma zamanı.)

Ask her for the strength to stay." (Ondan, güçlü kalmayı iste.)

**************************

On basamaklı bir sayıyı sıfırla çarpmak gibi, ortaya çıkan tek bir gerçek bildiğiniz tüm doğruları yok edebilir.

Vampirliğimin ilk gününden beri zihnimin topraklarına ektiğim şüphe tohumları şimdi filizlenmiş, aydınlığa çıkmak ister gibi zihnimin duvarlarını zorlamaya başlamıştı.

Oturduğum masaya tepeden loş bir ışık vuruyor, içerideki renkleri olduğundan daha cansız gösteriyordu. Parmaklarım masanın parlak yüzeyinde ritim tutuyor, arada bir bu ritme ampulün çıkardığı cızırtı eşlik ediyordu.

Bakışlarımı karşımdaki kızdan bir an olsun ayırmıyordum. Sanki, onu gözden kaçırdığım ilk saniyede yok olup gidecek gibiydi. Bu yüzden onu göz hapsinde tutuyor, bir yandan da yüzündeki ifadeyi okumaya çalışıyordum.

Heyecanlı mıydı? Ya da endişeli? Cevabı bilmiyordum.

Sonunda, Kate bakışlarımdan rahatsız olduğunu belirtircesine gözlerini kafenin bomboş masalarında dolaştırdı. Ardından, ellerini masaya yerleştirip ufak yüzünü bana doğru uzattı. "Buraya gelmekle doğru olanı yaptın, Alexandra."

Cevap vermedim. Söylediği şeyin doğru olmasını her şeyden çok istiyordum. Fakat bir yandan da, merak duygusu beni ürkütüyordu.

"Bak, ben aslında psikoloji falan okumuyorum." Kate, bir şey söylemeyeceğimi anladığında aynı ses tonuyla konuşmaya devam etti. Cümlesi beynime ulaşıp çözümlendiğinde tepki olarak kaşlarımı çattım.

Kate, çatılan kaşlarıma kaçamak bir bakış atıp "Ben bir cadıyım ve uzun süredir seni izliyordum." diye ekledi. "Yani bana yalan söyledin." diye mırıldandım. Hayal kırıklığına uğradığımı hissediyordum.

"Üzgünüm." dedi Kate ve arkasına yaslandı. Bir bacağını yukarıya çektiğinde iyice ufalmıştı. "Seni takip eden biri olduğunu fark edince öyle yapmak zorunda kaldım." diye ekledi. "Söyleyeceğim şeyi Alex Laurent öğrenseydi ilk işi beni öldürmek olurdu."

Boğazımdaki kuruluğu gidermesi umuduyla yutkundum ancak hiçbir işe yaramadı. Alex'in ismini duymak, hem de böyle bir anda, daha fazla gerilmeme sebep olmaktan başka bir işe yaramıyordu.

"Bana anlatacağın şeyin onunla bir ilgisi yok, değil mi?" Cevabı tahmin etsem de öyle olmamasını umut ederek bu soruyu sormuştum. Eğer Alex bir olaya dahilse muhtemelen orada bolca kan da olurdu.

Kate rahatsızca kıpırdandığında kalp ritmim ikiye katlanmıştı. Şimdi, dudaklarından dökülecek kelimeleri duymak istediğimden pek emin değildim.

"Anlatacağım şey pek çok kişiyi ilgilendiriyor, Alexandra." dedi Kate. "Buna Alex de dahil." Ardından, bacağını yeniden aşağıya sarkıtıp saçlarını kulaklarının arkasına sıkıştırdı. "6 Mayıs 1496 senin için önemli bir tarih, yanılıyor muyum?"

Hızla çarpan kalbimi yerinde tutmak ister gibi, kollarımı göğsümde birleştirdim. Bu, defalarca denememe rağmen unutamadığım bir tarihti. İnsan, hayatının elinden alındığı günü nasıl unuturdu ki?

İçgüdüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin