Bir gece yarısı arkadaşlarıyla birlikte bardan sarhoş halde çıkan ve arkadaşının yağmurun altında kullanmış olduğu aracın içinde ağır yaralanıp komaya düşen Kıvanç'ın yanına bir genç kız girer. Genç kızın anlattığı hikayeyle karşısında uyuyan yaralı...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Gözlerimi açtığımda Yağmur yanımda yoktu. Kulağıma şarkı mırıltıları gelirken kaşlarımı hafifçe çattım.
'Baby, slown down the song
And when it's coming closer to the end hit rewind
All night long
Baby, slown down the song.'
"Yağmur..." Gülerek mırıldanırken yatakta panda gibi yuvarlandım. Yere düşerek indiğimde başımı yatağa koydum. Sol bacağımı sağ bacağımın altına koyup ellerimle yüzümü ovuşturdum.
Yağmur'un banyodan çıktığını görünce ona başımı çevirdim. Üstünü değiştirmişti. Kaşlarımı çatarak onu baştan aşağı süzdüm. Üstüne kırmızı renkli küçük çiçekli yaşlı teyzelerin giydiği bir ince elbise giymişti ama rahat duruyordu. Yüzüne baktığımda ise bembeyazdı. Korkarak ona baktım ve ayağa kalkmaya çalıştım.
Ona doğru ilerleyip gözlerimi kısarak işaret parmağımla yanağına dokundum. Akışkan bir şeydi. Yağmur kaşlarını çatarak bana baktı. "Ya, krem o krem!" Parmağıma bulaşan kremi burnuma sürdü.
"Ama sen bunu sürmeden de güzelsin ne gerek var böyle garip şeylere?" diye sorduğumda kaşlarımı çatarak ona baktım.
"Sağ ol aşkım ama bu kremi sürmem gerekiyor. Hem kokusu çok güzel hem de yüzümdeki sivilceleri azaltıyor."
Kaşlarımı yukarı kaldırdım.
"Peki, burnumda işi ne bu kremin?" diye sordum ve burnuma baktım.
"Öf!" diyerek güldü ve yanağını yanağıma yapıştırdı. Sakallarım krem olmuştu. Yağmur karşımda gülerken onun yüzüne somurtarak baktım. "Çok güzel oldun sevgilim!"
"Sen..." diyerek nefesimi verdim. Onu hemen koltuk altlarından yakalayıp yatağa yatırdım ve gıdıklamaya başladım. Yağmur'un parmakları karnımda gezerken bende gülüyordum o da. "Yapma! Bebeğe zarar vereceksin. Allah korusun ters gelecek bebek!" Kendimi onun parmaklarından koruma altına aldım.
Yağmur gülüşünü soldurarak beni gıdıklamayı bıraktığında karnının guruldadığını duydum. "Acıkmış mı benim aşklarım?" diyerek onun gözlerine derince baktım.
"Bilmem... Biraz!" dedi gözlerini benden kaçırıp dudaklarını yaladı. "Hadi, yemeğe inelim. Ya da..." dedi ve gülerek bana baktı. Aklına bir şey gelmişti o şey Demir'i kullanıp bize bir şeyler getirmesiydi kesin. "Sende benim düşündüğümü mü düşünüyorsun?"
