12. Bölüm - İkinci Şans

17.2K 841 1.2K
                                    

12. Bölüm – İkinci Şans

James Lily'nin ellerini tutarak oturdu, onun gerçeği sindirmeye çalışmasını izledi. Lily, James o gün neler olduğunu anlatırken pür sessizlik içinde oturdu.

Damien uçuç tozuyla Kovuk'a gitmişti ve yazın kalanını Weasley'ler ile beraber geçireceği söylenmişti. Damien her zaman yazları ne kadar sıkıldığından şikayet ettiği ve yazın çoğunu Kovuk'ta Weasley'ler ile beraber geçirmesi gerektiğini söylediği için normalde bu haber karşısında kendinden geçerdi. Ama Damien, bir şeyler ters olduğu için Kovuk'a gönderildiğini söyleyebiliyordu. Yorgun ve huysuz babasına sorunun ne olduğunu sormaya çalışmıştı ama sadece hemen o akşam Kovuk'tan beklendiği, bu yüzden de çabucak gitmesi gerektiği söylenmişti.

Lily, James'in Damien'ı Kovuk'a göndermesinden memnundu. Şu an onun sorduğu garip sorularla uğraşamazdı. Lily oğlunun, Harry'nin yaşıyor olduğu haberi karşısında kendini kaybetmemeye çalıştı ama kaybedilmiş bir savaşla mücadele ediyordu. Harry yaşıyordu! Oğlu, her uyandığı anında onu hatırladığı oğlu yaşıyordu ve o onu görebilecek, ona dokunabilecek, bir kez daha sesini duyabilecekti.

Lily duaları sonunda kabul olmuş gibi hissediyordu ve Merlin'e bugün için teşekkür etti. Kendisinin oğlunun kim olduğunu düşünmesine bile izin vermiyordu. Karanlık Prens!

Lily bitkin gözüken bir James'le el ele tutuşarak oturdu. James'in gözlerinde yaşlar vardı ve hikayesini bitirirken yere bakıyordu.

"Onu görmek istiyorum." fısıldadı Lily ona, konuşmayı bitirdiğinde.

" Lily, onu yarın göreb..."

"Hayır! James onu şimdi görmek istiyorum!"

"Lily, Hayatım, şu an uyanık olmayacak ve o...yani o bizimle konuşmayacak." dedi James son kısmı ağırlıkla.

"Bunu nereden biliyorsun? Belki şimdiye kadar sakinleşmiştir! Umrumda değil James, oğlumu görmek istiyorum." Lily'nin kızarmış yanaklarından gözyaşları akıyordu ama sesi sağlam ve güçlüydü.

James pes etti, kabul ederek başını salladı. Anneyle baba kalktı ve Yoldaşlık'ın karargahına yöneldi.

Madam Pomfrey yorgunluktan ölüyordu. Sonunda yaralı çocuğu rahat bir pozisyonda yatırabilmişti. Tam kendini kanepeye bırakmak üzereydi ki aşağıdan gelen kısık sesleri duydu.

"Gerçekten, sessiz olacaklarını düşünürsün, zavallı çocuk ancak uyuyabildi." diye söylendi kendine.

Ayağa kalktı ve hızlıca kapıya yürüyüp olabildiğince sessizce açtı. Çok kızgın görünen kıpkırmızı gözlü bir Lily Potter ve onu takip eden James Potter'la karşılaştığında ancak kapıdan dışarıya birkaç adım atmıştı. Poppy, her ikisi de Hogwarts'da çalıştığından Lily ile iyi arkadaştı.

Poppy, Lily'e sempatiyle baktı. Şu an zavallı kadının içinden geçtiği durumu hayal bile etmek istemiyordu. On beş yıldan sonra bu kadar üzücü şartlarda tekrar oğluna kavuşmak... Lily ağzını açmak zorunda bile kalmadı, Poppy sadece omzuna bir elini koydu ve kenara çekildi.

"Yalnızca onu uyandırmamaya çalış. Ancak uyuyabildi."

Lily zorla, hafifçe gülümseyerek başını salladı ve Poppy'e minnetle baktı.

Sessizce kapıyı açtı ve içeri girdi. Dört direkli karyolada uyuyan çocuğa baktı. Nefesi göğsünde sıkışmış gibiydi. Harry'nin uyuyan formuna doğru ufak, çekingen adımlar attı. O kadersiz gece yaşanmasaydı Harry'nin şimdi nasıl gözükeceğini binlerce kez hayal etmişti. Her zaman James'e benzeyeceği sonucuna varmıştı. Bebekken Harry, James'in dağınık siyah saçlarına, sevimli burnuna ve dudaklarına sahipti. Ama hiçbir zaman James'in tıpa tıp beri olacağını düşünmemişti.

İçimdeki Karanlık / The Darkness Within (1.cilt)Where stories live. Discover now