BÖLÜM 3 ∞♦ İnsan ♦∞

8.4K 522 51
                                    

Kızımız, ilk kez bir insan görecek. İnsana olan tepkileri gerçekten de hiç sevecen değil.

|Bölüm 3: "İnsan"👤

🔥

Karanlığa hakim olan duvarlar, ışığıma alışacaklardı.

🔥

Yıldızlarla donanmış gecelerden birindeydim. Onlar o kadar çok ve parlaklardı ki gözlerimi asla çekemiyordum. Her gece yaptığım gibi onları izliyor, aklımda bugün yaptığım hiçbir şeyi bulundurmuyordum.

Beni sakin tutan onlardı. Düşüncelerimi silen, olaylardan uzaklaştıran yıldızlardı. Arkamdaki orman da şu an neler döndüğünü bile bilmiyordum. Sadece biz kalmıştık. Sadece beni büyülemişlerdi.

Yarısı gözüken ayın parlaklığı vücudumu kaplamışken kendimi özel hissetmiştim. Düşünsenize, gökyüzündeki ayın parlaklığı sizin üzerinize düşüyor, kendinizi ona ve asla gözünüzü kaçırmadan baktığınızı fark ediyorsunuz. O hissi her gece alıyordum; kusursuzluktu.

Derin bir nefes vererek ellerimi toprağın üzerine bastırdım ve ayaklarımı uçurumda sallandırmaya başladım. Bu ormanı seviyordum. Burası benim evim, canlıları ise arkadaşlarımdı.

Biyolojik ailem yoktu. Onların yerine ejderha babam vardı. Onun sayesinde bu zamana kadar gelmiştim. Bana baktığı için ona minnet duyuyordum. Çok iyi bir babaydı. Kızı olmaktan da gurur duyuyordum. Ejderham babam, Keegan.

Keegan'a göre ailem beni korumak için buraya bırakmış ve beni ona teslim etmişlerdi. Bu teslimiyet sonsuz mu yoksa birkaç yıllık mıydı? Beni neyden korumak için bırakmışlardı? Yaşıyorlar mıydı?

Bu soruların cevabını bilmiyordum. Ama babam biliyordu. Ona sorsam başka konular açıyor ya da susuyordu.

Benim için mi endişeleniyordu? Duyarsam kötü mü olurdum? Sorulardan kaçması ve susması beni korkutuyordu. Gelmeyecekler anlamı katan bir sessizlik aramızda oluşuyordu.

Peki ailem beni almaya geldiğinde burayı bırakabilecek miydim? Babamı ve dostum Swinyer'ı terk edebilecek miydim? Yapamazdım. Onlar benim ailem olmuşken gerçek ailemle nasıl gidebilirdim ki?

Onları tanımıyordum. Beni tanımıyorlardı. Neyi sevip sevmediğimi, tavırlarımı ve düşüncelerimi bilmiyorlardı. Yanlarında yabancı gibi duracaktım. İçtenlikle ve sevgimle anne ve baba da diyemeyecektim.

Bu düşüncelerimden başımı sağ ve sola sallayarak kurtuldum ve arkadaki çalılıkta duran Swinyer'ı hissettim. Başımı oraya çevirip gülümsedim. Gelip gelmemek arasında kararsız gözüküyordu.

"Buraya gelsene," Dedikten sonra yanıma ulaştı.

Ona dokunmak için kolumu uzattığımda ne yaptığımı anlamış gibi bana yaklaşmış ve başını eğmişti. Gür kürküne dokunduğumda içimdeki hüzünlü duygular bir anda mutluluğa dönüşüyordu. Swinyer, beni değiştiriyordu ve iyi geliyordu.

Swinyer'la ilk tanıştığım günden beri duyularım, duygularım ve vahşiliğim daha da artmıştı. Onun gibi kükrüyor, düşünüyor ve saldırıyordum. Swinyer benden, ben de ondan birkaç özellik almıştım.

Eskiden çok vahşiydi ve her canlıya saldırıp duruyor, kurallara uymalarını istiyordu. Bu tavırlarından dolayı onunla konuştuktan sonra değişmeye başlamıştı. Kurallara değer vermesi babamın gözünde harika bir canlı yapmıştı ama canlılarına saldırması beni yoruyor ve bana çok iş çıkartıyordu. Olması gereken disiplindi, olamamsı gereken ise şiddet. Bu uyarılardan sonra birbirimizin aynı özelliklerini görmüş, bu da bizi daha çok birleştirmişti.

Thita - Yakut HançerWhere stories live. Discover now