BÖLÜM 18 ∞♦ Tuhaf Bir Duygu ♦∞

4.2K 269 54
                                    

|Bölüm 18: "Tuhaf Bir Duygu"

🔥

Bu dokunuş kalbimi açan tek anahtardı.

🔥

Dükkanda gerekli eşyaları aldıktan sonra çıkmış, kasabayı gezmeyi isteyince beni kırmayıp yürümeye başlamıştık. Diğer kasabalar gibi burası da tuhaftı. İnsanlar gülmüyordu. Bakışları donuktu.

Krallığın buraya bir eğlence getirmemesi ilginçti. Krallıkların görevi halkını mutlu etmek de değil miydi?

"Geri dönelim." dedi Tyrone daha fazla ilerlemeden.

"Çok tuhaf değil mi?" dedim gözlerimi kısarak.

"Evet," dedi ve beni çıkışa doğru döndürdü. "Gidiyoruz."

"Ama..." dedim başımı arkaya çevirerek.

"Tek kelime etme." dedi ve beni çekiştirmeye başladı.

Ona karşı çıkarsam tartışacak ve sonra yüksek sesle birbirimize bağıracaktık. Bunu istemiyordum. Ona itaat edip yürüdüm.

"Burası hangi krallığa ait?" dedim. Etrafa bakarak bayrağını görebilirdim. Ama yoktu, boştu.

"Sana ne demiştim." dedi tıslayarak.

"Tek kelime etme." dedim taklidini yaparak.

"Güzel," dedi ve çıkışa ilerledi. Askerler olmadığı için rahatça çıkabilirdik. Çıkışa doğru ilerlerken iki evin arasında bir kadın ve kucağında oturan bir çocuk görmüştüm. Gözlerimi onlardan kesmeyip bu havada üşüyen bedenlerine baktım.

Çocuk, annesinin göğsünü güneş sanıyordu. Sıcaklığa sarılıyordu.

Pelerinimi onlara verip sıcak tutabilirdim. Hem pelerinimin artık bana yararı olmayacaktı. Yumurta içinde gerekli eşyaları almıştık. Açığa çıkmak için de savaşıyorduk.

Kolumu çekiştirip Tyrone'dan kurtulduktan sonra arkamdan bağırmasını yok sayıp annenin karşısına geçtim ve eğilerek pelerinimi çözüp ona verdim. Pelerine ve bana bakıp duruyordu.

"Al," dedim ona doğru iterek. Gülümseyip çocuğa baktığımda onun masum bakışına gülümseyerek cevap vermem onu da gülümsetirmişti. Annesi pelerini alıp başını eğdi.

"Teşekkür ederim."

Gülümsememe devam edip ayağa kalktım ve arkamdan beni izleyen Tyrone'a döndüm.

Saçlarımın gözükmesi beni sorun etmiyordu. Sadece gizlilik için kapatıyordum. İnsanların hiç birinde beyaz saç yoktu ve bunu gören insanlar tuhaf bakıyordu.

Gözlerimi gözlerine dikip karşısına geçtim. "Gidelim." dedim yan gözle çıkışı göstererek.

Başını salladıktan sonra elini alıp belime attım. O zamana kadar ne yaptığımı izliyordu. Elini belime atıncada sımsıkı beni kendini çekti ve başımın üstünden kafasını kadına çevirdi.

"Birgün, insanların zengin, huzurlu ve gülümseyen suratlarını göreceğiz," dedi ve burnunu saçıma değdirdi. "Ama şimdilik seninle yetinecekler."

Nefes çekip saçımı koklayınca başımı geri çektim. Huylanmıştım. İlk defa saçımı bir insan kokluyordu. Marcus bile böyle yapmamıştı.

Saçımdaki burnunu çekip ileri bakınca gözlerimi yere çevirdim. Ruhumu çekmiş gibi hissediyordum.

Thita - Yakut HançerWhere stories live. Discover now