BÖLÜM 41 ∞♦ Çağırış ♦∞

1.4K 116 36
                                    

Arkadaşlar, son 10 bölüm... Kitap bitecek diye çok üzülüyorum ama 2. Kitap için çok sabırsızım. Ağlayalım mı?

Bölüm 41 "Çağırış"👂

🔥

Diğer tarafın her zaman olman gerekeni değil, olduğun tarafı gösterir.

🔥

Acılardan doğan birçok duygunun esiri altında sığındığınız tek şey ya sevginin vücut bulmuş kişisi ya da taze bir intikamdı.

İçimdeki vahşi kişiliğimi örtmek yerine pençe haline dönüşen tırnaklarımı Tyrone'un avucumun altında hissettiğim kaslı karnına bastırdığım da ondan çıkan sadece acımsı tıslamasıydı.

Bu yüzümü güldürmesi gerekiyordu. Ters tepen bir şeyler vardı ve çatık yüzüm bir simgesi olmuştu. Prensin eski yarı muhafızlığını yapmış Judas Turner'in evindeydik. Salonda sadece ben ve Tyrone yoktu.

Konuşulanları duyabiliyordum lakin kulaklarımı kapatmak isteyerek konsantremi yanımda uzanan adama ve içimdeki intikama vermiştim.

Katherine, dönüşümlerim için çantasına elbise hazıklıkta tuttuğu için ona minettardım. Yoksa bu adamın ve diğerlerinin yanında sadece battaniye ile durmaya devam edecektim. Temiz bir duş alıp salona geçmem gerekirken Tyrone'un benim yanımda oluşuna müsaade veriyordum.

Her olayların ardında vücuduma bir iz atılıyordu. Günler geçiyordu, daha da vahşileşiyor ve hırsla doluyordum. İzlerin oluşturduğu yollar göğsümün ortasına kadar uzanmaya başlamıştı. Damarlarımda gezinen kanı hissetmek yerine izin kendini belirttiği acımsı ateş dolaşıyordu. Ateş, sığamaz bir parça olduğunda onu dışarıya atmak için bir kıyamet bekleyecektim ve bu kıyamet yakındı.

Tyrone, tüm vücudunu beni sıcacık etmek için bana yaslamıştı. Başım köprücük kemiklerinin arasında duruyordu, bu sayede kokusunu alırken vahşetimi durdurabiliyordum.

"Saniyeler sonra yaşadığın acı katlanabilir," diyerek uyardım.

"Şimdi vereceğin acılar gördüklerimin arasında en acısız olanı olacak." diyerek cevap verdiğinde yutkundum.

Biz ne zaman yanyana olup kendimizi tanımaya vakit bulmuştuk? Konuşamamış, onun ayrıntılarını asla öğrenememiştim. Geçmişini ve hayallerini bilmiyordum. O da asıl merak edilen ben olmama rağmen sormuyordu.

"Acımı dışarıya vuran biriyim. Vurduğumda etrafımdakiler derli toplu olmuyor." derken acımı bastıramadığım için köpek dişlerimin uzadığını farkettim.

Dilimle dişleri gezinip gözlerimi kapattığım da karanlıkta mavi gözleri ışıldayan beyaz bir aslan görmüştüm. Aslan tarafım intikam hissimden güçleniyordu. Dönüşmek istemiyordum.

"Babanla aran nasıl?" diye sordum. Düşünce değişikliğine ihtiyacım vardı. Gözlerimi açıp parmaklarımı kaslarından çektim. Değiştirdiği gömleği tırnak izlerimle dolmuştu.

"Kötü değil." dediğinde ona biraz daha yaklaşıp kollarımı beline sardım.

Bacaklarını bacaklarımın üzerine atıp çenesini anlıma yaslamıştı. Beni içine doğru bastırırken uzamış olduğu sakalları tatlı bir dokunuş sunmuştu. Yeni farkettiğim bu hali eski yüzünden tuhaf geliyordu. Gözlerim alışamayabilirdi lakin kalbim çoktan yeni halini kabul ederek sinyaller veriyordu. Tyrone, sakallı çehresiyle daha yaşlı gözüküyordu ama olumlu tarafıysa onu çok yakışıklı yapmıştı.

Thita - Yakut HançerWhere stories live. Discover now