BÖLÜM 28• GÜN 30''

43.5K 4.5K 4.7K
                                    

Günün ikinci bölümüne hoş geldiniz! Yine bol bol yorum yapacağınıza güveniyorum :3 Son iki bölümümüz de uzun olacak. 

Medyadaki şarkıyla okumanızı öneririm.

Keyifli okumalar!

• • •

Afra Ahsen Çakmak / Tutsak 7

30 Mayıs 2021

Sırtımdaki çantanın yükü taşıdığımdan daha ağırmış gibi geliyor.

Sanki bataklığın içine saplanıp kalmışım ve görünmez eller beni daha da dibe asılıyor. Çantam o çekime karşı koyamıyormuş gibi omzuma atar atmaz bir ağrıyla bedenimi aşağıya çekiyor. Sızlanmıyorum. Gözlerimi yavaşça öğretmen masasına doğru çeviriyorum. 

Matematik öğretmenimiz çantasını toparlıyor. Keli çıkmaya başlamış, saçlarını sürekli boyatan ve nispeten çirkin bir adam. Etrafında günün son yalakalığını yapan birkaç sınıf arkadaşım var. Birkaç kişi daha var ama onları tanımıyorum. Karışık okul çıkışı etütlerinin sorunu da bu. Çoğu kişiyi tanımıyorum ve tanımadığım her bir kişinin yüzüne bakmak kalp atışlarımı hızlandırıyor.

O aptal kız aklıma geliyor: Aslınur. Her şey onun yüzünden olmuştu çünkü göremememin suçlusu oydu. Gözlüğümü kırmıştı. Bunun için yanlış bir sınıfa girmiştim. Bu yüzden yanlış insanlarla karşılaşmıştım. Onun gözlüğümü kırdığı gün sınıfta etrafımı kuşatan, açıkça yanımda porno izleyip beni kıstıran erkeklerden korkuyorum. Onlardan biriyle aynı etütte kalıyor olabilirim. Az önce göz göze geldiğim çocuklardan biri bile olabilirler.

Duyduğum her ses beni tereddüde düşürüyor. O gün benimle alay eden seslerden biri mi, diye merak ediyorum. Oysa bu şekilde asla onları bulamayacağımı biliyorum. Çünkü zalimlik ruhu ele geçirdiğinde insanın sesi bile değişiyor. O zaman zalimlerdi, şimdi ise gerçek yüzlerini gizliyorlar. O yalancıların sesleri bile benim duyduğum gibi çıkmaz.

"Afra," diyor toparlanan matematik öğretmenimiz Veli Ali Hoca. Yanında yaklaşmaktan çekinerek ona bakıyorum. "Efendim hocam?"

Bana doğru birkaç fotokopi uzatıyor. "Sen çarpanlara ayırmada pek iyi değildin," diyor sahte, ilgili bir sesle. "Kalanları da sen al da birkaç kere çözüp konuyu pekiştirirsin."

Bu utanılacak bir şeymiş gibi birkaç kişinin sırıttığını görüyorum. Hiçbir şey demeden ilerleyip fotokopileri alıyorum ve hızla elimde rulo yapıyorum. Bende zaten iki tane bu sayfadan olduğunu söylemeye gerek duymuyorum. "Sağ olun hocam," diyorum umursamaz bir tavırla. "İyi akşamlar." 

Konuşmalar devam ediyor. Hoca ve etrafındaki grup benden önce sınıftan çıkıyor. Onların iğrenç seslerini duymamak için biraz oyalanıyorum. Ardından sınıftaki tek hücreli beyine sahip erkekler yanlış anlamasın diye aceleyle sınıftan çıkıyorum. Aklım Veli Ali Hoca'ya kayıyor. İlgili gibi gözüktüğünde acaba içten içe kendinin sahte olduğunu farkına varıp vicdanı rahat ediyor mu? Kendi kendime omuz silkiyorum.

Koridorda ilerlerken koridorda asılı kulüp panosunda 'kendini sev' temalı bir projenin altına koyulmuş aynada kendi görüntümle göz göze geliyorum. Gözlerimin altı gözlüğümün de desteğiyle kararmış. Yüzüm asık. Dudaklarım aşağıya doğru kıvrılmaya eğilimli ve dalgalı saçlarım bugün kabarık. Hızla gözlerimi kaçırıyorum.

'Kendini sev'miş. Saçmalık.

Kendimi sevmeyi öğrenmem için birinin bana beni sevmeyi öğretmesi gerekmiyor mu?

OYUNBAZ 7 TUTSAK 1 ÖLÜ (+18)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora