BÖLÜM 49• GÜN 43''

54.2K 4.5K 14K
                                    

🎵Seksendört- Kendime Yalan Söyledim Karakterleri yansıttığını düşündüğünüz yerlere yazmayı unutmayın ♥

[Terkedilmiş bir şehrin ortasındayım
Altım çamur üstüm, yağmur ama bak buradayım
Bazı şeyler kaybetmeden sevilmiyor
Bedenim burada fakat ruhum kabul etmiyor 

Kendime yalan söyledim
Yalnızım bunu ben istedim
Paramparça bütün aynalar
İçinde kan revan birisi var]

UYARI: Hassas ögeler içermektedir. Psikolojisi sağlam olmayanların ve hassas düşüncelere sahip olanların okumaması önerilir.

Keyifli okumalar!

• • •

Afra Ahsen Çakmak / Tutsak 7

12 Haziran 2021

Bardakları tek tek, özenerek masaya yerleştirdim. 

Sonrasında da hızla kaşıkları hafif bir ses eşliğinde masaya bıraktım. Ardından yemek tabaklarını yerlerine koydum. Sürahiye dolan suyun sesinin değiştiğini anladığımda hızla oraya doğru ilerledim. Her adımımda bacaklarımın içine bir ağrı saplanırken ağrıyı göz ardı etmeyi başardım. Sürahiyi musluğun altından çekip kapağını kapattıktan sonra masaya ilerledim ve sürahiyi de masayı yerleştirdim.

Ellerimi masaya dayayıp hafifçe öne eğildiğimde krem rengi tişörtümün yakası hafifçe açıldı.

Gözlerimi yavaşça kırptım. Gözümün önünde açık tek göğsümün karanlığın içindeki görüntüsü gelirken ellerimi masadan ayırıp doğruldum. Tişörtümü arkadan çekerken yakasının iyice boynuma yaklaşmasını sağladım. Ardından tişörtümü buraya geldiğimde üzerimde olan kot pantolonumun üzerine verdim iyice. Pantolonun kumaşı tenimi sıkarken ve bacağımın içindeki çimdik yaralarına baskı kurarken dişlerimi sıktım.

Kulaklarımı dolduran sabah zilinin gürültüsüne rağmen birkaç adım sesi seçebildiğimde aynı anda gözümün kenarıyla bir hareketlilik yakalamıştım. Bakışlarımı mutfağın girişine kaydırdığımda Gökhan'ı gördüm. 

Genelde yere çevrili gözleri direkt olarak üzerime çevrilmişti. Simsiyah saçları darmadağındı ve bu dağınıklık, alnını biraz olsun serbest bırakmıştı. Gözleri ve kaşları gözükürken, yüzündeki endişe daha da belirgindi. Kaşları hafifçe çatılmıştı, ince sayılabilecek dudağını kemiriyordu. Elleri rengi solmuş siyah tişörtünü sıkıca kavramıştı. 

Cevap verebileceğimi hissetmesem de beklediğim şey nasıl olduğumu sormasıydı. Yaşadığı o geceden sonra onunla nasıl konuştuysam benimle aynı şekilde konuşmasaydı. Fakat Gökhan, üzerime doğru hızlı adımlar atarken ağzını bile açmadı. Belki de benim cevap veremeyeceğimi düşünmem gibi o da konuşamayacağını düşünüyordu.

Önümde belirir belirmez kollarını bana doladığında farkında olmadan tuttuğum nefesimi yavaşça verdim. Dudaklarım yorgun olmasaydı, hafif bir gülümse için yukarı kıvrılabilirdi. Ama yorgunlardı. Yorgundum. Bu yüzden kollarımı hafifçe kaldırıp ellerimi sırtına yaslamak dışında bir tepki veremedim.  

Boynuma doladığı kolları sıklaştı.

Birine sarılmak... Tuhaf hissettiriyordu. Hayatımda hiç sarılmadığım kadar burada sarılmıştım birilerine ve belki de, tuhaf hissetmemin nedeni birine sarılıyor olmam değildi artık. Ruhumdaki tüm yaralar açıkken, kendimi tamamen yara bere içinde kalmış, tükenmiş hissederken birinin beni bir arada tutmaya çalışıyormuş gibi bana sıkıca kollarını dolaması bir ilkti. Belki de sarılmaya alışmıştım. Belki de alışmadığım şey, parçalara ayrılmış bir şekilde birinin kollarına yığılmamdı.

OYUNBAZ 7 TUTSAK 1 ÖLÜ (+18)Where stories live. Discover now