12. Bölüm

174 22 11
                                    

Oy verir misiniz? :)

Hayat, gerçekten garip bir deneyimdi. Tabi herkesin hayata bakışı farklı olabilirdi, ama benim açımdan deneyerek yaşanılan bir yer olan hayat sadece deneyim olabilirdi. Zordu. Bu sadece bana mı zordu, bilmiyordum. Çünkü kimsenin hayat hikayesini öğrenecek kadar yakın olmamıştım.

Şu an arkadaşlarım olabilirdi, ama onların adı dışında bir bilgiye sahip değildim, aynı şekilde onlarda benim hakkımda bilgiye sahip değildi.

Hayatımı, benliğimi, incilerimi ve kaybettiklerimin nedenini sadece annem biliyordu. Onun herhangi bir tanıdığı yoktu, olsa mutlaka bir yerde tanır bilirdim. Ancak yoktu. Evimize giden gelen olmazdı -ki annemin o gün biriyle konuşuyor olmasına bu sebeple şaşırmıştım- ve annem bahçe dışında asla evden uzaklaşmazdı.

O halde bu lanet olasıca notta yazan bilgi nasıl benim elime geçmişti?

Sol elimde tuttuğum not, dün geceden beri gözüme uyku girmemesinin sebebiydi. Gözüm boş olan yüzük parmağıma kaydı. Kopmuş parmaktan geriye büzüşmüş deri ve dikiş izi kalmıştı.

Bu hayat eğer benimse, kaybettiklerimin nedenine neden ben sahip değildim?

Derin bir nefes alarak yattığım yerden doğruldum. Dün geldiğimiz bu evde -sadece bir odası olduğu için- hepimiz aynı odada uyumuştuk. Sorun şuydu ki gece Vance ve Will arasında yatak kavgası çıkmış, sedirin üstündeki yatakta kimin yatacağı tartışılmıştı. Onlar tartışırken gidip yatağa oturmuş, onlara dil çıkarmıştım.

Sonrası daha felaketti.

Bu sefer birbirlerini oyaladıkları için çıkan kavga en sonunda benim bağırmamla son bulmuştu. Ancak buna rağmen durmamış, ikisi durmadan birbirine laf atmıştı. En sonunda yer yatağı bir tane tek çıkınca çıkan ikinci kavga, -burayı net hatırlamıyorum- her birine yumruk atmamla son bulmuştu. Ancak Will'in "Seni pislik kumral, eğer benimle kavga etmeseydin şu an Perla ile yerde yatabilirdin, bende yatağımda yatardım!" demesi hala beynimde dönüp dolaşan bir bağırmaydı.

Yatak sorunu halledildikten sonra yıkanmak istemiştim. İkisine kuyudan taşıttığım kovalarca suyu kapı önünde yaktığım odunların üzerine sabitlemiş, ısıtmıştım. Ardından kavga dahi etmelerine müsade etmeden banyoya girmiştim. Süt kokulu sabun ve sıcak su bedenime iyi gelmişti, ancak zihnim hala bir yerlerde notu sorguluyordu.

Ben banyodan çıktığımda bu sefer çıkan banyoya girme sırası kavgaları Will'in kolunu dişlememle son bulmuştu. Kirli olan bizdik ama sırf Vance'ye inat yaptığı için "Oh olsun!" dediğimde ise "Seni kem gözlü İncicik. İnciymiş! Hah! Sen yılansın kızım yılan!" diyen Will'e cevap banyodan gelmişti.

"Eğer beni çıplak görmek istemiyorsan bir daha İnci Tanem'e bulaşmazsın, Sarışın!" bunun üzerine Will benden uzaklaşmış, beni ve Vance'yi birlikle suçlamış, ardından banyoya giderken saçlarımı karıştırıp "Yavru Ceylan!" diyerek gitmişti.

Gerçekten iki arkadaşımla sorunlarım vardı, sanırım başım belâdaydı.

Şu an baktığımda ikisinin aynı yatağı paylaşmış olması, üstelik şu an arkadan Vance'ye sarılan Will, beni içten içe kahkahalara boğuyordu. Yine de iyiki onlar vardı, iyiki beni bulmuşlardı. Onları tam tanımama rağmen, yıllardır tanıyor gibiydim.

Camdan baktığımda güneşin henüz doğmadığını, ancak çok az bir süre sonra doğacağını fark ettim. İncileri almak için çok kısa bir sürem vardı. Will'ın verdiği deri pantolonun belini tutarak ayağa kalktım. Ardından yanda duran kuşak ile belini sabitledim ve gömleği üzerine kapattım. Kıyafetler Will'e ait olduğu için bana çok büyüktü, acilen dün yıkayıp astığım kıyafetimi giymem lazımdı.

DUDAKLARIN KARARACAKWhere stories live. Discover now