24. Bölüm

86 12 8
                                    

Oy verir misiniz? :)

Dilekler, inanmasak da gerçekleşeceğini umduğumuz, başkalarının gözünde küçük ancak kendimiz için büyük anlam ifade eden isteklerdir. Bazen Tanrı'dan istersin, bazen ailenden, bazen ise küçücük bir böcekten. Ama hiçbir zaman kendinden istemezsin çünkü biri senin için yapsa, daha mutlu olacağını bilirsin. Yapmazlar, insanlar bencildir, bencidir.

İnsanoğlu böyledir işte, dileğinin gerçekleşmesi için çabalamaz ama başkalarından umar. Kişi, kendi isteği için çabalamıyorsa eğer, başka hiç kimse onun için çabalamaz. Kendinden istemeyi öğrendiği anda insan, işte o an kendini bulmuş oluyor.

Ben, benci değilim. Ben hayalimi gerçekleştirdim ve kendi isteğim üzerine eski yaşamımdan kurtulabildim. Ben bencil değilim çünkü hayatıma dahil ettiğim insanlar için çaba veriyorum ve her daim çaba vermeye hazır olacağım. Bencil olmadım, onlar da olmadı.

Beni sevip sevmediğini -bunu arkadaş sevgisi olarak değil, bir sevgilinin duyduğu sevgi olarak söylüyorum- bilmediğim adam, önümde diz çökmüş, başlattığımız hiçbir hikayenin yarım kalmaması gerektiğini söylüyordu. Yarım bir dansı tamamlamak istiyorsa, bu adam kesinlikle bencil olamazdı. Burada herhangi bir müzik yoktu, kuşların cıvıltısı dışında. Ancak bu dans, benim gözümde ruhlarımızın dansıydı. Ve ben bu dansa, elbette ki evet demiştim.

Kumral teninin arasına bıraktığım beyaz elime bakan Vance, dişlerini göstererek gülümsedi ve doğrularak benim de kalkmama yardımcı oldu. Islık çalan Will ve onu destekler biçimde alkışlayan Bert, kızarmama sebep olsa da Vance ile beraber üç dört adım onlardan uzaklaştık. Vance önümde reverans yapınca şaşırdım ancak bende elimi avucundan çekerek, ellerimle eteğimi tutup genişçe geriye doğru açtım ve hafif bir baş selamı ile aynı şekil karşılık verdim.

"Aynı dansı mı yapacağız?" dediğimde dilini şaklattı.

"Hayır, bu defa benim bildiğim bir dansı yapacağız. Kendini bana bırak lütfen."

Vance elimi tekrar tuttu ve diğer elini arkasına götürdü. Bende boşta kalan elimle eteğimin bir kısmını tutarak kaldırdım ki rahat hareket edebileyim. Vance kendini benden uzaklaştırdı ardından etrafımda bir kez dönderdi. Bu dansı da bilmiyordum, çünkü diğer kızlar gibi dans etmeyi, piyano çalmayı veya nakış işlemeyi hiç öğrenmemiştim. Ben diğerleri gibi balolara gitmemiş, çeşme başında kimseyi beklememiştim. Ben hep yapayalnızdım. Ben artık yapayalnız değilim.

Vance elimden çekerek tekrar etrafımda dönderdi ve yön değiştirdik. İkimizde gülümsüyorduk. Müzik yoktu ama biz vardık. Bu sefer beni kendinden uzaklaştırdı ve kolumu kendime dolamamı sağlayarak kendine çekti. Onunla yakınlaştığımızda gözlerime bakarak sesli bir nefes verip tekrar uzaklaştırdı ve bu sefer tekrar beni kendi etrafımda döndürdükten sonra bu hareketi birkaç kez tekrarladık. Bu dansı daha çok sevmiştim. Yine aynı şekilde kendine çektiğinde ben ne olduğunu anlayamadan bir eli sırtımı, diğer eli dizlerimin arkasını buldu ve kendimi onun kucağında, etrafımızda dönerken buldum. Kahkahama engel olamadığımda, arkadan Will'ın ıslıklarını bir kez daha duydum. 

Vance en sonunda durdu ve yavaşça yere indirdi. Dönmenin etkisiyle başım dönmüştü ve inince kollarına tutunarak kendime gelmeyi bekledim ve buna rağmen gülümsemem solmamıştı. Ama tam tersi oldu, ben kendimden geçtim çünkü Vance yüzüme doğru yaklaştı. Ben onun kollarını tutuyordum ve o da belimin iki yanından tutarak bana destek sağlıyordu, tutuşu çok hafifti, eğer bakmış olmasaydım tuttuğunu anlamazdım bile. Konuşmaya başladığında sesi çok kısık çıktı, sadece ben duyabiliyordum.

DUDAKLARIN KARARACAKWhere stories live. Discover now