18. Bölüm

117 17 18
                                    

Yaşanan, 'Asrın Felaketi' diye nitelendirilen deprem, yüreğimize kocaman bir ateş düşürmüş, bizi buruk bir zamana sürüklemişti. Geçecek diyemem, 6 Şubat 2023 her daim kanayan yaramız olacak, diyebilirim. Biz sadece o yaraya bant vuracağız. Geriye kalanların sağlığına.

Oy verir misiniz? :)

Çoğu zaman beden acısı, ruh acısından daha katlanılır olurdu. Vücudum yandığında sadece o an acı hissederdim, sonra sonra geçerdi. Ama ruhum acıdığında geçmeyecek gibi gelirdi, ezilirdim.

Bir söz, bir ruhu bin parçaya bölebilirdi.

Şiddeti hiçbir zaman sevmezdim,  annemden şiddet gördüğümden dolayı. Kimseye haksız yere şiddet uygulamam, derdim. Halk küçükken beni itip kaktığında bile annem yapıyorsa onlara da izin vermiştir diye düşünürdüm. Ne büyük aptallıktı.

Bana kalsa kimseye elimi dahi sürmezdim, ama zamanla kendimi koruma iç güdülerim gelişiyordu ve başkalarının bana vurmasını bırakın el sürmesine bile katlanamıyordum. Bu yüzdendir ki annemin büyü derslerini reddedip kendimi savunmaya bu kadar istekli oluşum.

Böylelikle beden acısını az da olsa savuşturuyordum. Anneme karşı gelemesem bile en azından tek kişi tarafından görüyordum bu şiddeti diye kendimi avutuyordum. Zaten anneme karşı geldiğim o ilk gün, benim dönüm noktamdı.

Bedenen korundum, ama ruhumu nasıl koruyacaktım? Halkın ettiği hakaretler, o kadar çok yaralardı ki beni öleceğimi sanırdım, yeter artık derdim, acı göreceğine çık bedenimden. Ruhuma derdim bunu, bir çaresi olmadığını bildiğim halde.

Peki annemin ettiği sözler? En çok o yaralamamış mıydı? Ama ne yapmıştım ben, kalkmıştım, odama gitmiştim, battaniyeyi dişlerimin arasına alarak sabaha kadar ağlamıştım. Yinede ruhum beni terk etmemişti.

O gün bir yerde -neresi olduğuna dikkat etmedim- yere düşene kadar dayak yedim. Hakaretten dolayı. Halk duymadığı için şanslıymışım ve orada tek eziyet gören ben değildim. Baloya gelmeyenler idam edilmeden önce eziyet görüyordu. Yaşlısı, kadını, erkeği.. Hepsine yaptıklarını görmüştüm.

Övdükleri kralın ne olduğunu da görmüştüm, acı bir deneyimle. Bana vurmaları umurumda dahi olmamıştı, çünkü ruhum giden Vance'nin acısını çekiyordu. Tek damla gözyaşı dökmedim, her zaman olduğu gibi.

Vance, o nerede, ne yapıyor, iyi mi? Aklımda o varken, bedenime olanları takip edemiyordum.

En son bıraktıklarında yürüyemeyecek halimdeydim. Çok beğendiğim elbisem parçalanmıştı. Balon kollarından biri kopmuştu, eteğin yırtıldığı çok yer vardı ve karın kısmı kana bulanmaktan körelmişti.

Her yerim ağrıyordu, ağzımdan kan tadı alıyordum. Kollarım ve bacaklarımda morluklar ve kesikler vardı. İlk önce dövmüşlerdi, ağlamayınca bıçakla kesikler atmaya başlamışlardı. Tekrar ağlamadığımda ise yaka paça dışarı fırlatmışlardı.

Hakaret etmiştim, halk duymadığı için şanslıydım. Yalanlarının canı cehenneme!

Zorlukla kendimi son kez dışarı attığımda duvara tutundum. Karşıda yere oturmuş, başı öne eğik William'ı gördüm. Seslenmek istediğimde dudağım ağrıdı. Yerdeki taşı ayağımla zorlukla iteledim.

Çok fazla öteye gitmeyen taşın sesini duyan Will başını kaldırdı. Beni gördüğünde gözleri kocaman açıldı ve yanaklarından yaşlar süzüldü. O, çok duygusaldı. Bunu ağlamaktan kızarmış gözlerinden anlayabiliyordum. Büyük ihtimal geceden beri bekliyordu beni.

DUDAKLARIN KARARACAKTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang