13. Bölüm

164 22 2
                                    

Oy verir misiniz? :)

Korkular çoğunlukla insanı yönetirdi. Korku anında yaptıklarını bilinçli bir halde yapamazdı insan. Ama korku beni duraklatıyordu. Annemden korkarken, dayak yerken hareketsiz durur bitmesini beklerdim.

Benim tek korkum, annemdi. Hayattaki tek akrabam, tek evimdi. Ancak o beni öyle bir hale getirmişti ki, ona duyduğum korku sevgiden kat be kat büyüktü. Şu an bile korkumun verdiği duraklama tepkisinin tek sebebi, annemdi. O anne miydi?

Hayır, bir anne asla öyle olmazdı. O anne değildi, anne bile denmezdi.

Korkunun başka insanlara ne yaptığını bilmiyordum. Ancak şu an üçümüz de korkuyorsak her birimizin korkusu farklıydı. Ben durmuştum, hareket edemiyordum. Will bağırıyordu ve elleriyle kafasını kapatıyordu. Ancak Vance'nin gözlerinden korku akmasına rağmen onun tepkisi daha farklıydı. Çok sakin görünüyordu ve bana bakıyordu.

Sonraki hareketiyle onun korkusunun nedenini anladım. Kendine değilde bize bir şey olacak diye korkmuştu.

İlk elimi çekerek beni kollarının arasına aldı ardından Will'ı da kolundan çekerek odadan uzaklaştırdı. Banyoya girdi ve kapıyı kapattı. Banyoda cam yoktu, kilit de yoktu, eğer içeri girerlerse bitmiştik.

Onlar dün kaçtığımız adamlardı. Bunu içlerinden birinin "Gerçekten dün bizden kaçtığınızı mı düşündünüz?" diye bağırmasından anlamıştım.

Nefeslerim hala düzensizdi ve ne yapacağımızı bilmiyordum. Vance küçücük banyoda volta atmaya başladı. O an Will'ın gözlerinde bir ışık gördüm. Umutla ona baktım.

Vance'yi kenara iteledi ve banyonun dışarıya doğru olan duvarına eliyle vurdu. Ben ve Vance birbirimize bakarak ne yaptığını anlamaya çalıştık. En son vurduğu yerden çıkan ince tok sesle birlikte sevinç çığlığı attı. Hemen oraya omzuyla vurduğunda sağlam olan tahta duvarın sadece bir tahtasının ince, kırılır tahta olduğunu anladım.

William kendini dışarı attığında adamların yavaştan içeri girdiğini duyduk. Hemen bende atladım ve Vance de atladığında banyo kapısı açılmıştı ancak biz çoktan oradan çıkmıştık. Will çok hızlı koşuyordu ve onun peşinde ben ve Vance vardık. Vance'nin yavaş koşmasının sebebi maalesef ki bendim.

Zaten kentin çıkışında olan evle birlikte, koştukça daha da kentten ayrıldık. Arkamızdaki adamlar bize küfürler, lanetler okuyordu. En son kafamı çevirdiğimde ise evi zarar verdiklerini gördüm. Ardından ise yakılan tahtaları. Bizi yakalamayınca hırs yapmışlardı, ancak bu hırsı Will'ın evinden çıkarmak zorunda değillerdi. Bizi hiç kovalama gereği bile duymadılar.

Buna rağmen uzunca bir süre koştuk. Artık kent görünmüyordu. Seyrek ağaçların olduğu yerde yavaşça durduk ve kendimizi yere attık.

"Zaval.. zavallı evim," dedi William nefeslerinin arasında, "gitti.. ev.. evsiz kaldım." dediğinde hala nefesi yerinde değildi. En son kendimize geldiğimizde doğrularak oturdum. Ve William'a üzgünce baktım.

"Üzgünüm Will. Eğer biz senin evinde olmasay-" dediğimde doğruldu ve eliyle ağzımı kapattı.

"Nıç nıç nıç, Perla! Ya sen deli misin? Sizin gibi çılgın evsiz kaçık ikili bulmuşum, ne yapayım ben evi? Zaten ev benim değildi, bakmayın evim dediğime." diyerek göz kırptı. Gözlerimi kocaman açarak ona baktım. Vance doğruldu ve kaşlarını çatarak sordu:

"Kimin eviydi?"

"Yazın kentin güneyine göç eden soylu bir aileye aitti." dedi William rahat bir şekilde.

DUDAKLARIN KARARACAKWhere stories live. Discover now