43. Bölüm

70 9 0
                                    

Oy verir misiniz? :)

Kalbimden dolup taşan bu mutluluk korkumu hissetmemi sağlamıyordu bile. O evde geçirdiğim anıları unutmuş gibiydim. Neşeli kahkahalarım bir an olsun solmuyor, geldiğim günden beri bir kez olsun içim üzüntüyle dolmuyordu. Ağlamamaktan incileri bile unutmuş bir şekilde hayatıma devam etmekle beraber, aramızda hiçbir sırrın kalmaması da ayrı huzur kaynağıydı benim için. Son güne yaklaşırken, kehanetin hiç aklıma gelmemesi de ayrı bir meseleydi.

Bugün aralık ayının son gününden bir gün öncesiydi. Alınan 'birlikte çok şey yapma' kararının ardından on bir günün tek bir anı bile boş geçmemişti. Hayvan sağmasından temizliğe, yemek hazırlamasından odun taşımasına kadar her şeyi üçümüz birlikte yapmıştık. Vance ile bir kez daha birlikte yıkanmış, beraber çokça uyumuştuk. Ama bunların yanı sıra garip gelen bir diğer istek Will'den gelmişti. Onun özel isteği üzerine salonda yer yatağı serilmiş, sırasıyla ben, Vance, William yanyana uyumuştuk. Benim 'delirmişsiniz siz' ithamlarıma karşın Vance'nin bu isteği severek karşılaması oldukça şaşkınlık vericiydi.

Tabi, sabah uyandığında üzerinde uzanan adamı görünce bu planı bir daha yapmamak üzere kaldırdığını saymazsak.

Şimdi, yine üçümüz, kurulan kış panayırında geziyorduk. Ben, siyah elbise giymiş, bordo kaşeye sarınmıstım. Hava aşırı derece soğuktu. Ek olarak şal örterek yüzümün yarısını kapatırken Will rahatça geziyordu çünkü o idam günü tanınmamıştı. Vance ise kendine çoban görüntüsü vermişti. Taktığı şapkanın altına saçlarını tıkıştırdığı için uzaktan keline şapka örtmüş gibi duruyordu. Bu duruma güldüğümüzde kızdığından beri hala ben ve Will'ın bir adım önümüzde yürüyen adama arada kıs kıs gülüyorduk. Arkasını dönüp bize attığı kızgın bakışların sayısı almış başını gitmişti. Ama umurumuzda değildi.

Burada ne işimiz vardı bende bilmiyordum. Will bana doğum günü elbisesi almak istediğini söylemişti. Buna gerek yok desemde fazla ısrar ettikleri için el mahkûm gelmiştim. Yine Will'e dönüp gülecekken tam onun arkasındaki tezgahta olan elbiseyi görünce durdum. Bu elbise, çok güzeldi. Benim durmamla iki adam da durup baktığım yere baktı.

"Onu alalım mı, İnci Tanem?" Başımı onaylayarak salladığımda hala elbiseye bakıyordum. Gök mavisi renginde olan bu elbise bileklerime kadar gelirdi. Göğüs dekoltesi olan elbisenin kolları uzundu ve işaret parmağını geçirecek bir parça kumaşa kadar elimin üstünü kaplayacaktı. Omuzları sıkı saracak olan bir tüle sahip üst kısmı vardı ancak beni elbiseye çeken asıl şey, belinde ve göğsünde sıra sıra dizilmiş mavi boncuklar ve papatyalardı. Bileğimdeki bilekliğe çok benziyordu.

Vance adamın yanına gidip elbiseyi göstererek bir şeyler söyledi, ardından para verdikten sonra adam elbiseyi torbaya koydu ve o an yanında iki kıyafeti daha gördüm. ''Vance!" Bana dönen bakışlarına karşılık o kıyafetleri işaret ettim. ''Sen ve Will için de o ikisini almalısın." Arkasını dönüp baktı ve onaylarak onları da aldı. Ben mutlu bir şekilde gülümserken Vance yanıma gelip başımın üstünü öptü. Bu hareketine mest oluyordum.

Will için beyaz uzun bir gömlek seçmiştim, içerisinde lacivert şeritleri olan. Vance için ise seçtiğim tuniğin rengi elbisemle aynıydı. Sırtında altın rengi işlemeleri olan tuniğin omzunun iki arka kısmında, dirsek kısmında ve ensesinde krem kumaş geçiyordu. Beline oturacak olan tunik, ardından balon model iniyor ve şerit halinde dizlerine kadar krem mavi desen oluşturuyordu.

Bana baktıktan sonra kaşlarını çatarak etrafıma baktı. "Sarışın nerede?" Gülerek elimle sağ tarafımı göstermiştim, oradaydı. "Burada, yanımda‐" Bakışlarım yan tarafıma değdiğinde orasının boş olduğunu gördüm. Gülüşüm anında silinirken telaşla etrafımda döndüğümde onu bulamadım.

DUDAKLARIN KARARACAKWhere stories live. Discover now