□□□□□□□

1K 103 1
                                    

"Doktor Ko ziyaretçiniz var."

"Ameliyata girmek üzereyim Hemşire Choi. Şuan bir vasisle uğraşamam."

"Vasis değilim ben."

"Siz buraya nasıl..?"

"Bu hastaneyi iyi bilirim."

"Sooyeonah!" Ona sarıldığımda hemşire arkadaşım olduğunu anlamış ve gitmişti.

"Nasıl hissediyorsun?"

"Tüm gece nöbet yüzünden ayaktaydım ama yine de bomba gibiyim."

"Sana bir şey söyleyeceğim ama sakın çıldırma."

"Hiçbir şey bozamaz moralimi Sooyeon."

"Nakil olacak hasta bizim gizli ortaklardan biriymiş. Ve Profösör Lee seni ikinci asistan yapacakmış."

"İkinci asistan mı? Nasıl yani? Bunun için çok hazırlandım ben. Kim asiste edecekmiş o zaman?"

"Byeol."

"Byeol mu?" O kadar sesli söylemiştim ki birkaç hemşire bize bakmıştı.

"Ben de inanamıyorum. Sizin hastaneye geçecekmiş. Ya da sadece bu ameliyat için biliyorum Baramah. Özür dilerim. Ameliyathanede görsen daha kötü olur diye düşündüm."

"Ameliyata falan girmiyorum ben! Ne demek Byeol geldi ve ana asistan o. Profösör Lee ile konuşmalıyım."

"Her şeyi daha zor duruma sokacaksın Baram. Yapma."

"Ben onun altında asistan olma..."

"Merhaba Profösör Lee." Sooyeon selam verirken ben sadece bakıyordum.

"Sooyeon sana haberi vermiş galiba."

"Ben bu ameliyat için çok çalıştım. Byeol'den alt kademe olmaya hiç niyetim yok."

"Sence de üniversitede olanları artık unutman gerekmiyor mu Baram?"

"Nasıl unutabilirim? Onun yüzünden atılıyordum. O zaman bir öğretmenimdiniz şimdi ise meslektaşız. Aramızdaki olayları bildiğiniz halde sizcede bu biraz fazla değil mi?"

"Ya onun asistanı olacaksın ya da girmeyeceksin Baram. Bunu hasta istedi."

"Hasta mı?"

"Byeol'ün uzaktan amcasıymış."

"Lanet olsun."

"Karar senin."

"Profösör Lee..!"

"Gelirsen ameliyathanede görüşürüz Baram."

"Bu fırsatı kaçıramazsın Baram. Sadece başka biriymiş gibi düşün. Laf atmasını duymazdan gel. Senden iyi bir kalp cerrahı bulamazlar. Hastaneye temelli gelirse bizim hastaneye CVni veririz. Sen gelirsen kalp alanında da iddalı olur hastane. Daha ikinci senen olmasına rağmen çok başarılısın." Kafamı hızla sağa sola çevirirken olanların bir rüya olmasını diliyordum.

Soyunma odasına gidip giyindikten sonra ameliyathaneye gitmiştim. Beni tanımamasını dilerdim ama benim asistan olacağımı bildiği için bunu istemiş olmalıydı.

Ellerimi yıkadıktan sonra içeri girdiğimde hemşireler önlüğümü ve eldivenimi giydirmişti. İçeride sadece anestezi uzmanı ve hemşireler vardı. Hasta yeni bayıltılmış olmalıydı. Profösör Lee kalbi alıp gelecek olmalıydı.

O sırada içeri giren kişiyle göz göze gelmiştim. Maskesinin altından bile sırıttığını görebiliyordum. Bütün kaslarım  gerilmişti. Karşımda yerini alırken Profösör Lee de gelmişti.

"Merhaba Baram. Beni selamlamayacak mısın?"

"Gereksiz insanlarla muhattap olmuyorum."

"Hiç değişmemişsin. "

"Senin de değiştiğini söyleyemem. Hala boş konuşuyorsun." Hemşireler bir ona bir bana bakarken Profösör Lee yerini almıştı.

Ameliyat başladığından beri tüm ciddiyetimle çalışırken Byeol'ün Profösör Lee'nin gözüne girme çabasını dikkatimi dağıtıyordu. Neredeyse ameliyatın yarısından fazlası bitmişti. Nasıl dayandım bilmiyordum ama galiba yukarıdan bizi izleyen Sooyeon bana güç veriyordu.

"Diktikten sonra on saniyemiz var. Baram kalp masajı için hazır ol."

"Profösör Lee bunu ben yapabilirim." Byeol atıldığında Profösör de bende şaşırmıştık.

"Hatırladığım kadarıyla Baram benim. Sen değil."

"Evet bende o yüzden diyorum. Amcamı sana emanet edemem."

"Senden daha güvenilir bir cerrah olduğum kesin Byeol. En azından hiç hasta kaybetmedim."

"İlk hastanın amcam olmayacağını nerden biliyorsun?"

"Baram yapacak dedim." Profödör Lee işini bitirmek üzereydi.

"Amcam uyanınca bunu duymak istemeyecektir Profösör Lee." O kalp masajını ben yapacaktım. Hayatımda hiç açık kalp masajı yapmamıştım ve bu fırsatı onda kaptırmaya niyetim yoktu.

"Lanet olsun Byeol. On saniyen başladı." Neler olduğunu anlayamadan Byeol masaja başlamıştı. Profösör Lee ritimi kontrol ederken sinirden çıldırmak üzereydim.

Ameliyathaneden fırlayarak çıktığımda Profösör Lee'nin arkamdan seslendiğini duymuştum. Geri dönme ihtiyacı duymamıştım. Bu hastanenin ve Profösör Lee'nin de canı cehenneme! İstifamı verecektim. Zaten ameliyattan bu şekilde çıkmamın cezası kesinlikle oydu. Kovulmaktansa paşapaşa kendim istifamı verecektim.

Bone, önlük ve eldivenlerimden kurtulduktan sonra soyunma odasından çantamı alarak dışarı fırlamıştım. Sinirden ne yaptığımın farkında değildim. Kapıya çıkmadan önce adımı duymuştum.

"Ya Ko Baram! Ne yaptığını sanıyorsun sen!"

"Ben mi ne yaptım! Asıl sen onun ne yaptığını görmedin mi? O ameliyata girmemeliydim Sooyeon!" İnsanlar bana deliymişim gibi bakıyordu. Bir bakımdan haklıydılar da. Çıldırmıştım.

"Ne dediğini duymadın mı Sooyeon! Resmen hastamı kasıtlı öldüreceğimi ima etti! Ben bir doktorum! Doktor!" Sinirden elim ayağım titriyordu. Sinirle dışarı çıktığımda arabama doğru ilerlemeye başlamıştım.

Arabaya geldiğimde çantamdan anahtarımı çıkarmakta zorlanıyordum. Çıkardığımda ise daha kapıyı açamadan anahtar yere düşmüştü.

"Böyle günün ben..." Sinirle çantamı yere attığımda arabanın tekerine tekme atmıştım. Arabaya yaslanıp histerik kahkahalar atmaya başlamıştım.

"Bu bir lanet olası kamera şakası falan mı?" Alnımı sıvazlarken başım çatlıyordu. En sonunda çıldırmadan önce eve gitmem gerektiğini düşünmüştüm. Anahtarı almak için yere çöktüğümde eşyalarımı da toplamıştım. Kalkarken üstüme baktığımda ameliyat önlüğümle çıktığımı anca fark edebilmiştim.

Kapıyı açtıktan sonra içeri girecekken birinin kapıyı tutmasıyla yerimde sıçramıştım.

"Bu sinirle araba sürmemelisin. Yoksa kaza yapabilirsin." Park Chanyeol karşımda dururken ne yapacağımı bilememiştim. Ağzım açılıp geri kapanmıştı. Diyecek bir şeyim yoktu. Ne zaman başıma bir şey gelse yanımda bitiyordu ne diyebilirdim ki?

Vin Rosé || Park Chanyeol ✔Where stories live. Discover now