□□□□□□□□□

1K 93 7
                                    

Akşam kendimi Chanyeol'u düşünürken bulmuştum. Jong Ho'yu düşünmek yerine onu düşünüyordum. Sonrasında ise Chanyeol'la olan konuşmamız aklıma gelmişti. Chanyeol, Park Yoora'nın kardeşiydi. Biraz araştırma yaptığımda ise ağzım açık bilgisayarıma bakakalmıştım. O bir idoldü. Her şey bir kamera şakasından ibaret gibiydi.

Sabah gözümü açtığımda telefonumun sesine uyanmıştım. Dün Chanyeol'u araştırıken koltukta uyuyakalmış olmalıydım. Sehpaya uzanıp telefonumu aldıktan sonra koltukta yayılarak rahat bir pozisyonda tekrar uzandım.

"Efendim?"

"Nasıl olur da tüm gece telefonuna bakmazsın?"

"Tanrım Sooyeon çok bağırıyorsun."

"Başlatma şimdi. Kapına kadar geliyordum."

"Uyuya kalmışım araştırma yaparken."

"Ne araştırması?"

"Onu boşver de ben ne yapacağım?"

"Tabii ki istifanı vermeyeceksin." Ne demek istediğimi bu kadar çabuk anlamasını seviyordum.

"Neden hepiniz aynı şeyi söylüyorsunuz?"

"Hapimiz?"

"Chanyeol, sen ve Sungjae."

"Aklın yolu bir. Bir saniye... Chanyeol mu? Dün geç saatlere kadar beraber olmadığınızı söyle. Hatta dur. Gece sarhoş olup onunla yatmadığını söyle. Hatta biraz daha dur..."

"Sooyeon çok bağırıyorsun. Chanyeol uyanacak."

"Tanrım Baram!" Bu sefer daha çok bağırmıştı. Kıkırdadığımı duymamıştı.

"Ciddiyim bağırmayı bırak artık. Şaka yapıyorum. Yanımda değil, işi vardı ve erkenden gitti."

"Chanyeol'un erkekliğini aramıyırduysan bütün gece ne araştırdın?"

"Erkekliğini değil kendini araştırdım. Park Yoora'nın ablası olduğunu söylemişti."

"Aman Tanrım! İdol müymüş?"

"Lanet olası evet. Hemde baya ünlülermiş."

"Şaka yapıyor olmalısın."

"Grubun adı EXO. On iki üye... Sooyeon Sungjae arıyor. Kapatıyorum."

"Tamam. Bana haber vermeyi unutma." Onaylayan bir ses çıkardıktan sonra Sungjae'nin telefonunu açmıştım.

"Ne v..."

"Sunbae çabuk hastaneye gelmelisin. Baş hekim her yerde seni arıyor."

"İstifamı yazıp mı gelmeliyim?"

"Hayır. Çok sakin gözüküyordu. Dün çok sinirliydi ama şimdi ise... Bir tuhaflık var sunbae."

"Hemen geliyorum." Kaşlarımı çattıktan sonra seçenekleri düşünmeye başladım.

Ya beni kovacağını kesinleştirdiği için bu kadar rahatça beni arıyordu. Ya da... Başka bir seçenek aklıma gelmiyordu. Başhekimin beni sinirli olmadan aramasının imkanı yoktu.

Hastaneye ulaştığımda direk baş hekimin odasına gitmiştim. Oda gergindi. Ya da sadece ben de gergin olabilirdim çünkü baş hekim bana gülümsüyordu. Direk beni öldürmeyi de planlıyor olabilirdi tabii.

"Doktor Ko hoşgeldiniz."

"Başhekim Lee ben açıklayabilirim..."

"Açıklamanızı istemiyorum. Profesör bana kötü bir fikir olduğunu söylemişti ama dinlemedim. Sadece bir kerelik görmezden geleceğim bir daha ameliyathaneyi terk ederseniz o zaman istifanızı masamda istiyorum." Şaşkınlıkla adama bakarken tek yapabildiğim kafamı sallamak olmuştu.

Vin Rosé || Park Chanyeol ✔Where stories live. Discover now