Özel Bölüm••••

654 91 36
                                    

Baram o akşam Chanyeol'u orada bırakıp gitmişti. Sabaha karşı ise bir not bırakıp ortadan kaybolmuştu. Arabası yerinde yoktu. Kimse arabayla gideceğine olanak vermesede notta arabayla gittiğini yazmıştı. Peşinden gelmemeleri gerektiğini belirtmişti. Herkes Baram'ın neyin peşinde olduğunu merak ediyordu. Chanyeol'da dahil.

Sooyeon'un şüphelendiği ilk kişi Chanyeol olmuştu. Ama Chanyeol yerli yerindeydi.  Baram'ın bıraktığı yerde sabahlamıştı. Göz altları şiş ve mordu. Sooyeon ona bir şey söylemese de Chanyeol zorlamıştı. Ağzından çıkan tek kelime gitmişti. Daha fazlasına da gerek yoktu. Chanyeol anlamıştı. Chanyeol, Baram'ın nereye gittiğini biliyordu. Zaten Chanyeol'dan başkası tahmin dahi edemezdi. Baram'ın arkasından o da yola çıkmıştı. Chanyeol umutlar içinde beklemişti. Ona biraz süre vermek istemişti. Kendine de. Kafalarını dinlemek ve öğrendiklerini sindirmeleri için ikisininde zamana ihtiyacı vardı.

Chanyeol Seul'e girer girmez olay olmuştu. Busan'da gözlerden uzak yaşayan Chanyeol uzun bir zaman sonra grup arkadaşlarıyla görüntülenmişti. Tekrar müzik yapmaya başlamıştı ve bu sefer yazdığı müzikler melodilerle sınırlı kalmamıştı. En sonunda bulduğu cesaret ile Baram'ın yanına gitmişti. Arabası üç mahalle uzağa park edilmişti. Yine de Chanyeol onu nerede bulacağını iyi biliyordu. Ve şimdi adım atmazsa asla atamayacağını da biliyordu.

Ne aşağıdaki kapının şifresi değişmişti ne de yukarıdaki kapının anahtarının yeri. Chanyeol kapıyı çalsa asla ona kapıyı açmayacağını biliyordu. O yüzden kapıyı çalıp direk içeri girmişti. Kapı çalması sırf onu korkutmamak içindi.

"Baram ben geldim." Baram oturma odasından gelirken yere bakıyordu. Duyduğu ses ve gördüğü yüz ile irkilmişti.

"Chanyeol?"

"Yedek anahtarının yeri aynıydı. Ve bana kapıyı açmayacağını düşündüm." En masum surat ifadesiyle bakıyordu ama Baram bunu fark etmeyecek kadar yorgun gözüküyordu.

Ona bakmadan içeri geçtiğinde onu takip etmişti. Masaya bıraktığı çayını alıp, oturmaktan izi çıkan koltuğa geri oturmuştu. Bir kedi gibi kıvrılması Chanyeol'a onun ne kadar küçük olduğunu hatırlatmıştı. Chanyeol'un koca vücudu asla o şekilde kıvrılamazdı.

"Ben ne dersen dinlemeye hazırım. Buraya her şeye hazırlanıp geldim. O yüzden bir şeyleri netleştirmemiz gerekiyor." Chanyeol ağzını açtığında Baram hala ona bakmıyordu. Baram'a en uzak noktaya oturmuştu.

"Çay içer misin? Uzun bir gece olacak." Soru sormuş olmasına rağmen çoktan ayağa kalkmıştı. Beraber çay içmeyi severlerdi. Çoğunlukla içtikleri şey kahve olsada konuşurken çay içmeyi seviyorlardı. Chanyeol ne evet ne hayır demişti. Baram ona tek şekerli büyük kupasında çay koymuştu. Çayını yanındaki masaya bırakırken Baram'ın üstündeki hava Chanyeol'u sarsmıştı. Baram ne önceki gibi sert duruyordu ne de yumuşamıştı. Sadece mutsuzdu. Üzgündü. Chanyeol yokmuşçasına üzüntüsüne devam ediyor kendi düşünceleri ile boğuşuyordu.

"Senden bir şey isteyebilir miyim?" Bir süre sessizlikten sonra Baram'ın konuşması Chanyeol'u şaşırtmıştı. Çünkü Chanyeol konuşmak için kendini zorlasada cümlelerini toplayamıyordu.

"Ne istiyorsan söyle." Chanyeol sesinin umutsuz çıkmasına engel olamamıştı.

"Gözlerini kapatır mısın?" Şaşkınlıkla kaşları havaya kalkmıştı. Aklından neler geçiyordu hiçbir fikri yoktu ama dediğini yapmıştı. Gözlerini kapatmıştı. Chanyeol, Baram'ın yerinden kalktığını duymuştu. Masaya bıraktığı fincanı hayal etti. Ama sonrası boştu. Neredeydi, neden bunu istemişti bilmiyordu.

"Sakın gözlerini açma, tamam mı?" Sonrasında çok yakından tekrar sesi gelmişti. Chanyeol hızla kafasıyla onu onaylamıştı. Chanyeol, Baram'ın ona zarar vermeyeceğini biliyordu ama bunu neden yaptığına anlam veremiyordu.

Vin Rosé || Park Chanyeol ✔Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang