|■■■■

1K 92 5
                                    

Tüm gece Chanyeol ile sohbet etmiştik. O kadar gülmüştüm ki bir ara gözümden yaş gelmişti. Chanyeol'u tanımaya başladığımı hissetmiştim. Komikti ve hassastı da. Konuşurken genellikle kelimelerini seçiyordu ve bunu yaparken doğaldı.

Şarabı sevmediği çok belli olsada sırf ben içtiğim için bana eşlik etmişti. Her yudum aldığında yüzü ekşiyordu ve o surat ifadesi çok komikti. Bende daha fazla içmesin diye hızlı içmiş ve neredeyse sarhoş olmuştum. Ne yaptığımı hatırlayacak kadar ayıktım ama o da benim dengesizliğimi fark etmiş olacak ki gitmesi gerektiğini söylemişti. Eve girdiğimden emin olduktan sonra da gitmişti.

Sabah uyandığımda çok enerjiktim. Biraz erken kalktığımı fark edince güzel bir duş alıp hazırlanmıştım. Mutfağa giderken yeni ayıcığımı da yanıma almıştım. Ayıcığımla kahvaltımı yaparken onunla konuşuyordum.

"Günaydın ayıcık. Sana bir ad koymam gerekiyor. Ne olsun adın? Buldum! Channie diyeceğim sana çünkü seni Chanyeol aldı!" Kendi kendime aegyo yaptığımda kendimden iğrenmiştim.

Hastaneye vardığımda Sungjae arkası bana dönük bir şekilde hemşire bankosunda hasta kayıtlarına bakıyordu.

"Sungjaeya günaydın!"

"Aman tanrım o neydi?" Sungjae arkasına döndüğünde beni görüce şaşırmıştı.

"Sunbae sen az önce aegyo mu yaptın?"

"Evet, evet bende duydum. Yaptı." Hemşire Choi konuştuğunda onalra gülümsedim.

"Bugün bir enerji var üstümde. Bende ne okduğunu bilmiyorum."

"O zaman sana ilk amelyatının yarım saat sonra olduğunu söyleyeyim. Bugün en az on tane amelyat var ve yarısı Profesör Lee'nin."

"Biraz insan açmak beni yıldıramaz."

"Tanrım sunbae nasıl bir canisin sen?"

"Bu canilik değil hayat kurtarıyorum ben." Arkamı dönüp soyunma odasına gitmiştim. Yeşil önlükler içinde aynada kendime baktım. Kendime bir özgüvenim vardı evet ama bugün onun haricinde fazlasıyla mutluydum. Dinç ve dinlenmiştim.

Aynada kendime güzelce gülümsedikten sonra kendime şans dileyip oradan ayrıldım. Ameliyathaneye gidip o an olan amelyatı izlemeye başladım. Bir apandis ameliyatıydı. Heyecanla onu izlerken sanki bir drama izliyormuş gibiydim.

"Doktor Ko?"

"Merhaba Profesör Lee."

"Dinç gözüküyorsun. Dinlenmenin iyi geleceğini söylemiştim."

"Evet dinlendim. Dincim ve hayat kurtarmaya hazırım."

Dört ameliyat beni biraz yormuş olsada hala enerjiktim. Üstümdeki kirli kan olmuş ameliyat giysilerini çıkardıktan sonra yeni önlükleri giyip hastanede dolaşıyordum ki telefonum çalmıştı. Arayan kişi erkek kardeşimdi. Bu iyiye içaret değildi.

"Alo."

"Noona!"

"Efendim Min Joonah. Bir sorun mu var?"

"Hayır noona. Okulum tatile girdi ve bir kaç hafta yanına kalmaya geleceğim."

"Ne? Bundan annemlerin haberi var mı? Min Joon başıma bir sorun açmanı istemiyorum."

"Haberleri var noona. Değiştim ben artık. Göreceksin." Bu lafına hiç inanmamıştım.

"Ne zaman geliyorsun? Seni istasyondan almaya geleyim."

"Birazdan bineceğim otobüse. Üç saat sonra orada olurum."

"Ameliyata gireceğim çıkmamış olursam Sooyeon'u gönderirim seni alması için."

"Tamamdır noona görüşürüz." Ailemle aram çok iyi değildi. Geçmişte olan bir kaç tartışma sonunda onlarla olan iletişimim kesilmişti. Sonradan daha iyi olsakta hala aramız eskisi kadar iyi değildi. Ben üniversiteye gittiğimde onlar da Busan'a taşınmışlardı.

Min Joon ile eskiden yakındık fakat annemlerle tartıştığımızda onunla da aram açılmıştı. Küçüklüğünden beri haretliydi ve ara sıra Seul'a gelip başıma bir kaç bela açıp geri dönüyordu. Beni gittiğim için suçluyordu ve böyle yaparak beni kendince cezalandırıyordu. Değiştine ne kadar inanmasamda görecektik.

Sooyeonah sana bir işim düştü. Min Joon Seul'e geliyormuş.

NE?!? Hayır. Hayır Min Joon'u almaya gitmiyorum.

Değiştiğini söyledi bana. Lütfen Sooyeonah. Ameliyata girmeyecek olsam sana söylemem. Biliyorsun..  Arabamı alabilirsin.

Tanrım Baram. Kaza yaparsak bu senin suçun!

Dikkatli kullan! Arabama ve kardeşime iyi bak.

Senden nefret ediyorum.

Evet, evet bende seni seviyorum.♡

Ameliyatım iki saat sürmüştü ve ben artık yorulduğumu hissediyordum. Ameliyathaneden çıkarken kafamdaki boneyi çıkarırken biri noona diye bağırıyordu. Keşke Min Joon'da beni böyle çağırsaydı. Hiç üstüme alınmayıp soyunma odasına giderken biri arkamdan sarılmıştı. Şok ile arkama dönerken benden ayrılmıştı.

"Min Joon?"

"Noona!"

"Aman Tanrım. Ben beklemiyordum. Hoşgeldin." Şaşkınlıkla bir Sooyeon'a bir ona bakarken Sooyeon omuz silkti.

"Size doyum olmaz ama benimde hastalarım var gitmem gerekiyor."

"Teşekkür ederim Sooyeon. Konuşuruz sonra." Sooyeon giderken Min Joon ile baş başa kalmıştık.

"Ameliyatlarım bitti. Fışarıda yemek yiyip eve gidebiliriz. Tabii senin planın vardır. Yeni ev adresimi vereyim sana."

"Seninle eve gelmek istiyorum noona. Planım yok ve yorgunum." Min Joon gerçekten beni şaşırtıyordu.

"Giyinip geleyim o zaman ben. Bekle beni burada." Hızlı bir şekilde giyindikten sonra geri döndüğümde Min Joon telefonu ile ilgileniyordu.

"Gidelim Min Joonah." Beni ittatkar bir şekilde takip ederken arabaya binmiştik.

"Ne yemek istersin? Nereye götüreyim seni?"

"Sessiz ve güzel yemek yapan bir yer olsun." Kafamla onaylarken telefonum ötmüştü. Min Joon'a bakmasını söylemiştim ve o da telefonumu eline alıp mesajı sesli okumaya başladı.

"Ameliyatların bitti mi yazmış Chanyeol."

"Evet, araba kullanıyorum yazar mısın?"

"Kim bu Chanyeol? Jong Ho hyunga ne oldu?"

"Bahsetmek istediğim bir konu değil ama Jong Ho defteri kapandı ve Chanyeol'la çıkmıyoruz."

"Anlıyorum. Bahsetmek istersen dinleyebilirim noona."

"Aigoo benim kardeşim gerçekten değişmiş galiba. Benim Min Joo'm olduğuna emin misin?"

"Sana danışmak istediklerim olduğu için Seul'e geldim noona. Ben artık aramız açık olsun istemiyorum." Galiba Min Joon gerçekten değişmişti. Ben ağzım açık onu dinlerken içten içe sevinçten uçuyordum.

"Yemekte güzelce konuşalım olur mu Min Joonah. Noonan seni güzelce dinleyip sana akıl verecek." Saçını dağıttığımda gülümsesede söylenmişti. Mutluydum. Min Joon sonunda bana bir adım atıyordu.

Vin Rosé || Park Chanyeol ✔Where stories live. Discover now