||□□□□□□□□□

854 80 11
                                    

"Kod: Blue! Kod: Blue!" Acil servisinden gelen çağrı ile hızla koşmuştum.

"Nesi var?"

"Kriz geçiriyor." Hızla tetkiklerini yapıp oradakilere emirler yağdırıyordum. Hasta normale dönerken bende biraz uzklaşmıştım. Yine çılgın nöbet gecelerimden biriydi. Gece üçe gelmek üzereydi ve ben ayakta uyuyordum neyse ki yarın izin günümdü ve rahatça uyuyabilecektim.

Gerçi sorunum da buydu. Uyuyamamak. Uykumda rüyalarıma annem giriyordu ve rahatça uyuamıyordum. Beni mutlu eden tek şey Chanyeol'du fakat Chanyeol'un Seul turnesi başladığı için görüşemiyorduk ve ben yine bütün nöbetlere kalıyordum. Kullanmadığım yaklaşık bir aylık tatilim olmuştu. Ve ben kendime çok yüklendiğimi ise dört gün önce nöbette bayıldığımda anlamıştım.

Sungjae Chanyeol'u aramıştı ve Chanyeol çalışmayı bırakıp yanıma gelmişti. Ciddi bir şeyim olduğunu düşünüp hastaneyi yıkmış ve bana bağırdığı için birçok insanın dikkatini çekmiştik. Bunların hepsi yetmezmiş gibi bu olay magazine yansımıştı. Chanyeol'un ne kadar ilgili bir sevgili olduğu ilgili bir kaç haber vardı. Ve benim hastalığım biraz abartılmıştı. Aslında hasta kılığında gelen gazeteciler dışında gayet iyiydim. Birkaç (aslında birkaçtan daha fazla) fandan nefret mesajı alsamda bizi destekleyen fanlar da vardı. Hatta bir kaç hastam benden imza bile istemişti ki bu en ilginç olaylardan biriydi.

Şimdi ise Chanyeol nöbet günlerimi ve tatillerimş not ediyordu. Eve gidip gitmediğimi kontrol etmeyi görevi edinmişti. Beni baygın görmek onu fazlasıyla korkutmuştu. Şimdi ise uykum olmasına rağmen fazlasıyla enerjik hissediyordum. Acildekiler bayıldığımı bildikleri için bana çok iş yaptırmamaya çalışıyorlardı. Bir yandan minnettar olsamda buna gerek yoktu. İyiyim desemde kimseyi inandıramıyordum.

Saat üç buçuğa gelirken nöbetçilerin yarısı uyukluyordu. Acil neredeyse bomboştu. Bir kaç öksürük ve boğaz ağrısı vakası vardı. Onlarla yeni internler ilgilenirken ben de dışarı çıkmıştım. O sırada telefonum titremeye başlamıştı. Chanyeol sanki beni izliyormuş gibi ne zaman dışarı çıksam beni arıyordu.

"Alo?"

"Ne yapıyorsun? Nasıl hissediyorsun? İyi misin?"

"Chanyeol ben hasta değilim. İyiyim."

"Oh, şey... Bende iyiyim?"

"Sormama fırsat bıraksan sorucaktım. Hem sen neden bu saatte ayaktasın?" Bıkkın bir sesle konuşmuştum.

"Çalışmamız yeni bitti. Bende seni arıyim dedim." Bir süre sessizlik olmuştu. Sesi çalışmadan çıkmıştan çok yeni uyanmış gibiydi.

"Ah! Yarın izin günündü değil mi? Yarın ki konser için sana kulis girişi ayarladım. Yarınki konsere gelmeni istiyorum." Yarın, aslında resmi olarak bugün, Chanyeol'un doğum günüydü. Konsere beni çağırmasaydı ben kendim zaten gidecektim. Bu konuyu Baekhyun ile konuşmuştuk.

"Teknik olarak yarın değil bugün izinliyim. Ve çok yorgunum gelebileceğimi sanmıyorum. Biliyorsun bu aralar çok yorgunum. Kendimi kötü hissediyorum."

"Çok mu kötü hissediyorsun? Yanına gelmemi ister misin? Hatta konsere katılmayabilirim. Ah soruyorum birde! Ben geliyorum."

"Chanyeol. Chanyeol! Dur gelme iyiyim. Yani eve gidip dinlenince iyi olacağım merak etme. O kadar da kötü değilim. Araba kullanabilirim."

"Aklım sende kalıyor. Nasıl gelmem?"

"Zaten bir hastanedeyim Chanyeol. Bir sürü doktor var bir şey yapılması gerekirse onlar yapar. Sen düşünme beni iyiyim ben. Konser kaçta? Gelmeye çalışacağım."

Vin Rosé || Park Chanyeol ✔Where stories live. Discover now