Özel Bölüm ••

545 87 63
                                    

Sooyeon ve Baram, önceki geceden beri derin bir tartışma içine girmişti. Sooyeon, Baram'ın hareketlerine anlam veremiyordu. Daha önce sözde görmediği bir adamın arabasına biniyordu. Üç yıldır işe yaz kış demeden yürüyerek giden biri için hareketleri normal değildi. Baram ise Sooyeon'un tepkisini aşırı buluyordu.

Chanyeol ise gece heyecandan uyuyamamıştı. Baram'ın ona karşı hala bir şeyler hissedebileceği düşüncesi onu tüm gece ayakta tutmuştu. Ama gözden kaçırdığı ufak bir şey onu huzursuz ediyordu. Onun ne olduğunu bilmesede içinde huzursuz bir parça vardı. O parçayı bir kenara bırakıp Jongin'le ilgilenmesi gerektiğine karar vermişti.

"Günaydın hyung." Arabaya binerken gülümsemişti.

"Günaydın." İkisi de başka tek kelime etmemişti. Jongin konuşmak için tutuşsa da konuya nereden gireceğini bilemiyordu.

"Jongin bana bakıp durma artık. Dikkatim dağılıyor. Kahvaltıdan sonra konuşalım. Çocuklar nasıl?"

"Aynılar. Bıraktığın gibi her şey. Asıl sen nasılsın?"

"Bilmiyorum. Kafam çok karışık." Araba durduğunda kahvaltı için sakin bir yere gelmişlerdi. Chanyeol üç yılda bütün tanınmayacağı hüzel yerleri öğrenmişti. Bir kaç kez fotoğrafının çekilmesinden sonra evde daha çok vakit geçirsede sevdiği mekanlar vardı.

Siparişlerini verdikten sonra Chanyeol olanları anlatmıştı. Jongin şok ile dinlerken ne diyeceğini bilemiyordu. Hafızasını kaybettiğini anlayabilirdi ama kişiliği gerçekten değişmiş olabilir miydi? Jongin'in kafası bu sorularla doluyken yemeklerini yemişlerdi. Chanyeol Seul'deki evin satılmasını istemediğinden bahsederken birden durmuştu.

"Jongin bu gece otelde kalma." Bu ani çıkışın neden olduğunu kestiremiyordu.

"Hyung önemli değil. Otelde kalabilirim. O evin senin için önemini biliyorum."

"Hayır, hayır! O evde tek başıma boğuluyormuş gibi hissediyorum." Ellerini Jongin'e doğru sallanmıştı.

"Hyung benimle Seul'e döneceğine dair söz vermen lazım. Seni getireceğimi söyledim ve yakın bir zamanda geri dönüşümüz var. Çok fazla prova kaçırdın." Chanyeol cevap vermeden kafasını sallamıştı.

Biraz etrafta dolandıktan sonra eve dönmüşlerdi. Jongin büyük duran evi gerçekten merak ediyordu fakat içeri girmek onu huzursuz ediyordu. Bu zamana kadar kimse girmemişti ve grup arkadaşları olmadan gireceğini asla düşünmemişti. Grupla beraber ellerinde kocaman bir hediyeyle geleceklerini düşünmüştü hep.

On basamak çıktıktan sonra camlarla çevrili bir girişe gelmişlerdi. Chanyeol, Jongin'in fark bile etmediği dolaptan ona bir terlik vermişti. Sonra evin kilidini açıp içeri girmişti. Evin girişinde kocaman bir hol karşılamıştı Jongin'i. Genellikle beyaz ağırlıklı olan holün kenarına yaslanmış, üstünde camdan bir tabak olan koyu yeşil bir masa vardı. Jongin'in dikkatini küçük detayların hepsinin yeşil olması çekmişti. Dikkatini çeken başka bir şey ise masaya bakmadan Chanyeol'un anahtarını o küçük kayık tabağa bırakmasıydı. Hiç yadırgamadan ilk yaptığı iş bu olmuştu. Alışkanlık haline getirmiş olmalı diye düşünmüştü. Çünkü yurtta anahtarlarını asla masalarda bırakmazdı. Sonra merdivenlerin yanında duran terliklerini giymeye gitmişti. Bu da başka bir alışkanlık.

"Evi gezdirmemi ister misin?" Chanyeol umutsuzca sormuştu. Jongin deli gibi gezmek istediysede bir şey dememişti.

"Evi değil de odamı gösterir misin hyung? Üstümü değiştirmek istiyorum." Chanyeol merdivenlerden inerken onu dikkatle takip ediyordu. Duvarlarda fotoğraflar ve değişik tablolar vardı. Aşağı indiklerinde bomboş bir koridor onları karşılamıştı. Koridordaki bütün kapılar kapalıydı. Toplam beş tane kapı vardı. Burası da yukarısı gibi beyazdı ama ayrıntıları maviydi.

Vin Rosé || Park Chanyeol ✔Where stories live. Discover now