||□□□□□

960 70 13
                                    

Gözlerime vuran ışık yüzünden kaşlarımı çattım. Arkamı döndüğümde biraz daha uyumak isterken belimde hissettiğim ağırlıkla gözlerimi açtım. Dibimde uyuyan Chanyeol beni şaşırtmıştı. Akşam çok uykum olduğu için neler olduğunu yarım yamalak hatırlıyordum. Ve hatırladığım şeyler arasında Chanyeol'un yanımda yatması yoktu.

Ben hala şaşkınca Chanyeol'a bakarken o sakince uyuyordu. Yüzünden huzurla uyuduğunu anlayabiliyordum. Yavaşça gülümsediğinde şaşırmıştım. Gülüşü çok silikti ve iki saniye sürmüştü. Rüya görüyor olmalıydı. O kadar güzel uyuyordu ki her şeyiyle ezberlemek istiyordum.

Göğsüne o kadar yakındım ki kalp atışını duyabiliyordum. Hafifçe dirseklerimin üstüne kalktığımda suratını daha iyi görüyordum. Göğüsü yavaşça inip yavaşça kalkıyordu. Çenesi geniş omuzlarının altında kalmıştı ve yastığın yaptığı baskıdan dolayı dudakları büzüşmüştü. Burnunun ucu hafifçe yastığa değiyordu ve yorgunluktan göz altı torbaları çıkmıştı ama bu onu daha sevimli gösteriyordu. Nefesim, rastgele dizilmiş olamayacak kadar güzel kirpiklerini titreştiriyordu. Belliki ev sıcak gelmişti alnında terlediğini belli eden damlalar belirmişti.

Ne kadar bakarsam bakayım doyamamıştım. O kadar güzeldi ki onu izlemek... Bazen gerçek olamadığını düşünüyordum ama Chanyeol hayal edemeyeceğim kadar güzeldi. Bir gün aniden hayatıma girip bütün düzenimi alt üst etmişti. Bir cümlesiyle bütün yorgunluğumu alıp tamamen neşemi yerine getirebiliyordu. Bir dediğiyle beni sarsabilirken, bir hareketiyle kalbim kendini ona teslim ediyordu. Hiçbir şey yapmasa bile kendimi onu izlerken buluyordum. Ve yine o anlardan biriydi. Yaptığı tek şey sadece huzurla uyumaktı ama ben sanki izlediğim en güzel filmmiş gibi onu izliyordum.

Biraz daha onu izledikten sonra kahvaltı hazırlamak için mutfağa gitmiştim. Ona güzel bir şeyler hazırlamak istiyordum ama evde yiyeceğe dair hiçbir şey yoktu. Markete gittiğimde Chanyeol'a mesaj bırakmak markete gittiğimde aklıma gelmişti. Telefonumu unuttuğumu fark etmek için de biraz geç kalmıştım. Bu yüzden alış verişimi hızla yapıp eve geri dönmüştüm.

İçerisi sessizdi. Hala uyuyor olmalıydı.
Mutfağa girmem ile önümde bir şey belirmişti. Şaşkınlıkla elimdekileri yere düşürürken gözlerim sonuna kadar açılmıştı. Çığlık atmak yerine sadece suratına bakıyordum. Donup kalmıştım. Şoku atlatınca karşımdakinin Chanyeol olduğunu fark etmiştim. Bana şaşkınca baktığını görmüştüm.

"Çığlık atarsın sanmıştım. Bu nasıl bir tepki? Korkmadın mı?" Elimi kalbime götürdüğümde çok hızlı attığını fark ettim. Tuttuğumu fark ettiğim nefesimi yavaşça verdim. Tepkilerimi görünce Chanyeol paniklemişti.

"O kadar mı korktun? Su veriyim sana." Arkasına dönerken koluna vurduğumda şaşkınca bana döndü.

"Ödüm koptu!"

"Özür dilerim. Bu kadar korkacağını bilmiyordum." Yavaşça bana yaklaşıyordu.

"Kalbin çok hızlı atıyor. Gerçekten çok özür dilerim." Bana sarıldığında onu uzaklaştırmak için ellerimi karnına uzatmıştım.

"Ya! Ne yapıyorsun? Huylanıyorum. Yapma. Dur!"

"Sen beni mi korkuttun az önce?" Mutfaktan koşarak çıktığında onun peşinden kuşuyordum. Küçücük evimde yakalambaç oynuyorduk.

"Gelme! Bak özür diledim zaten. Baramah lütfen." Koltuğun arkasına saklandığında suratına bakarak güldüm. İkimiz de yirmi beş yaşında olmamıza rağmen evde koşuşturuyorduk. Ve onun koltukların arkasına saklanması çok komikti. Yani bir seksendi ve koltuk yanında küçücük kalıyordu.

"Neye gülüyorsun sen?" Şaşkın bir eşkilde bana bakarken kendimi onu öpmek isterken bulmuştum.

"Sana."

Vin Rosé || Park Chanyeol ✔Where stories live. Discover now