||■■■■■■

895 76 23
                                    

"Doktor Ko! İzindesiniz sanıyordum." Hemşire Choi beni görünce şaşırmıştı. Şaşırmakta haklıydı. Muhtemelen beni bekliyorlardı ama bu kadarı benim için bile fazla erkendi.

"Cenaze işlemlerinden sonra geri döndüm. Evde sıkılıyorum."

"Başhekim bunu kabul etmeyecektir."

"Bunu bilerek geldim. Bu arada Sungjae nerede? Onu göremedim."

"Şey... Bugün hiç görmedim." İnanmamıştım. Benden kaçıyordu besbelli. Hastanede hemşire Choi, benden sonra Sungjae'ye en yakın kişiydi. Ayrıca sabah ilk işimiz kesinlikle hemşire masasındaki hasta kayıtlarını kontrol etmek olmasaydı buna inanabilirdim.

"Teşekkürler Hemşire Choi. Ben başhekim ile konuşayım." Sungjae'yi görmek adına odalara bakına bakına asansöre doğru gitmiştim. Hiçbir yerde yoktu. Üçüncü kata gidip başhekimin kapısını çaldığımda tok sesiyle içerç girmemi söylemişti.

"Ah, Doktor Ko. Başınız sağolsun. Nasılsınız? Sizi bu kadar erken görmeyi beklemiyordum."

"Teşekkür ederim Başhekim. İzniniz olursa ile dönemek istiyorum."

"İşe mi? Bir hafta izniniz var Doktor Ko."

"Ben gerçekten iyiyim. İşime dönmek istiyorum."

"Profesör Lee ile konuştuktan sonra size döneceğim. En azından bugün de izninizi kullanın."

"Teşekkür ederim." Hafifçe eğilip önünde odadan çıktım.

Denemiştim. Evde durmak bana göre değildi. Her saniye aklıma annem geliyordu ve bu beni ağlama krizine sokuyordu. Evden kendimi atıp güçlü zırhımı takındığımda çok daha iyi hissediyordum. Telefonum çaldığında arabama binmiştim.

"Sevgilim."

"Sevgilim mi? Aman tanrım ölecek miyim?"

"Sanki hiç sana böyle seslenmiyorum Chanyeol." Göz devirirken eş zamanlı olarak anahtarı kontağa soktuktan sonra arabayı çalıştırdım.

"Tamam bir şey demedim. Gözlerini devirme."

"Herneyse. Bende seni arayacaktım. İşin var mı?"

"Aslında var ama bir kaç işi asabilirim."

"Chanyeol!"

"Tamam, tamam. İşim var. Bir şeyleri ekmeyeceğim ya da sonraya bırakmayacağım. Oldu mu?"

"SM'de misin?"

"Evet."

"Tamamdır, o zaman. Kapatıyorum."

"Dur. Dur bir saniye buraya mı geliyorsun?"

"Neden bu kadar panik oldun?"

"Çok çirkinim."

"Ne?" İstemsiz olarak gülmüştüm.

"Güldüğünü duyuyorum. Gülme."

"Tamam, gelmiyorum. Çirkin halini görürsem senden ayrılmaya kalkabilirim." Hala gülüyordum. Benim için en güzel zamanları kesinlikle kendini en çirkin bulduğu anlardı.

"Kıkırdadığını biliyorum ama şakası bile hoş değil."

"Araba kullanıyorum kapatsam iyi olacak."

"Dikkatli kullan. Hız sınırları çerçevesinde. Lütfen."

"Chanyeol. Çok paniksin."

"Panik olmakta haklıyım! Ben o kadar hızlı kullanmıyorum."

Vin Rosé || Park Chanyeol ✔Where stories live. Discover now