|■■

1K 98 12
                                    

"Sunbae uyan." Sungjae omzumdan beni dürtüyordu. Önceki gece hasta acildeki herkesi zorlamıştı. Özelliklede yetkili doktor geç geldiği için herkes panik halindeydi ve bu daha yorucuydu.

"Noldu Sungjae? Uykumdan uyandıracak kadar önemli olsa iyi olur."

"Profesör seni görmek istiyor."

"Ameliyat mı var?"

"Hayır. Yani bildiğim kadarıyla yok."

"Ne diyecek o zaman?" Hayal kırıklığıyla yataktan kalktığımda Sungjae bana acıyan gözlerle baktı.

"Şu haline bir bak sunbae. Ölmüş gibi gözüküyorsun. Eğer seni seven birini bulursan artık kaçırmaman gerekiyor. " Etrafa bakındıktan sonra elime ilk gelen kitapla koluna vurmuştum.

"Ne demeye çalışıyorsun sen! Sen ilk önce kendine bak!"

"Ben sadece senin iyi... Acıyor. Vurma sunbae!" Elimdeki ağır ansiklopediyi yerine bıraktıktan sonra ona kötü kötü bakmaya başladım.

"O adamla ne var aranızda?"

"O adam kim? Chanyeol mu?" Olumlu anlamda kafasını sallarken açık olan saçlarımı at kuyruğu yapmaya uğraşıyordum. Saçımı yıkmaya vakit bulamamıştım ve şuan ki tek seçeneğim buydu.

"Chanyeol'la aramda bir şey yok. Olamaz da. Onun kim olduğunu biliyor musun?" Kafasını hayır anlamında sallamıştı. Sungjae genellikle ballad dinleyen biriydi ve yeni idollerden çok eski sanatçıları severdi.

"Bir idol. Exo diye bir grupun üyesi. Baya ünlü biri."

"Şaka yapıyorsun. İdolmüş. İdol dediğin adam sana mı... Sen ciddisin. Exo'yu duymuştum."

"Evet ciddiyim."

"İyi birine benziyordu ve ben aranızda bir şeyler olabileceğini düşünmüştüm. Jong Ho denen itten sonra sana iyi gelebilirdi. Şu haline bak yemek bile yemeden sadece çalışıyorsun."

"Ben yeni bir ilişkiye hazır değilim. Özellikle dünyaca ünlü bir idol ile. Her şey gizli kapaklı olacak. Biri onu tanımasın diye habire gergin olucaz."

"Yinede sana iyi gelecekse bırakma onu sunbae. Ne kaybedersin ki? En fazla tüm dünya senden nefret eder. Eğer öyle bir şey olsa bile biz her zaman, Sooyeon sunbae ile yanında olucaz. Ve ayrıca çıkmak zorunda da değilsin. Biz de arkadaş değil miyiz?"

"Profesör beni bekliyor Sungjaeya. Sonra görüşürüz." Odadan kendimi dışarı attığımda Sungjae'nin kafama yerleştirdiği fikiri düşündüm. Daha başlamadan beni yoran bir ilişki olduğunu hissedebiliyordum. Öte yandan bu şekilde de olsa denemek istiyordum.

Chanyeol kötü biri değildi. Jong Ho için aynısını diyemezdim çünkü o bana çoğu zaman bu kadar iyi olmamıştı. Mutluydum ve seviyordum ama yinede bir şeyler eksikti. Bu yüzden onu kolaylıkla geride bırakabilmiştim. Ya da en azından şimdi daha iyiydim.

Kafamla bir sürü soru işareti ve düşünce dönerken profesörün odasına gelmiştim. Kapıyı tıklattığımda içeri girmemi söylemişti. Nedense ne içeri girmek ne de konuşmak istiyordum.

"Baramah hoşgeldin. Otur. "

"Merhaba profesör. Bir sorun mu var?"

"Evet aslına bakarsan var."

"Sorun nedir?"

"Çok çalışıyorsun. Son bir ayda herkesten çok nöbete kaldığını ve sabahları da çalıştığını fark ettim. Eve gidip dinlenmen gerekiyor. İki gün seni burada görmek istemiyorum."

"Ama profesör ben iyiyim gerçekten. Kalabilirim. Çalışmam gerekiyor."

"İnsanları iyileştirebilmek istiyorsak biz de sağlıklı ve dinç olmalıyız, değil mi? Şimdi git. Eğer hastanenin on metre yakınında görürsem seni polise ihbar edeceğim." Savurduğu tehdit beni çok korkutmasa da belkide dinlenmek bana iyi gelirdi. Kafamı toparlardım biraz. Chanyeol hakkındaki düşüncelerimi oturtmalıydım.

Soyunma odasındaki ve nöbetçi doktor odasındaki eşyalarımı topladıktan sonra eve gittim. Yorgundum fakat eve girdiğim an kendimi o kadar enerjik hissediyordum ki ne yapacağımı bilememiştim. İlk önce kirli eşyalarımı makineye attıktan sonra güzel bir banyo yapmıştım.

Çamaşırları ser, evi topla, evi temizle, yemek yap ve ye derken yorulduğumu hissetmiştim. Saate baktığımda resmen vakit geçmemişti. Yapacak bir şey bulamıyordum.

Önceden vizyona girecek filmleri sıkı sıkıya takip edip, deli gibi kitap okuyan, yeni çıkan şarkıları kaçırmayan ben asosyal birine dönmüştüm. Bunu görmek biraz canımı sıksa da hemen bilgisayarımı alıp eski Baram'ı aramaya başladım.

Kendimi koltukta sızmış bir şekilde bulmuştum. Daha doğrusu Chanyeol'un videolarını izlerken uyuya kalmıştım. Saat yediydi ve hava yeni kararmıştı. Chanyeol'u seyrederken bir şeyleri kafamda oturtmuştum ve kararlıydım.

Chanyeol'un yaptıklarını belki de yanlış anlamıştım. Sadece iyi bir insan da olabilirdi. Ünlü olduğunu bilmeyen, yani bilmiyormuş gibi davranan ben ile arkadaş olmak belki cazip geliyordu. Bu yüzden onunla arkadaş olmayı deneyecektim. Ne kadar kendimi binlerce kez utandırsamda...

Merhaba. O kadar şey yazıp sildikten sonra gönderdiğim mesaj gerçekten sadece bir merhabaydı. Gönderdikten sonra pişman olsamda yazıp sildiğim paragrafa kıyasla daha iyiydi. Yaklaşık iki saat sonrasında bile cevap gelmeyince birazcık endişelenmiştim.

2 saat oldu ve cevap atmadın. İyisin değil mi?

Doktor tarafım gerçekten başına bir iş gelip gelmediğini merak ediyor.

Meşgul de olabilirsin ama bunu doktor tarafıma anlatamıyorum.

Mesajı görünce cevap at lütfen.

Neden bunları yazdığımı bilmesemde içten bir şekilde merak etmiştim onu. Sadece doktor yanımdan dolayı değil gerçekten merak etmiştim. Telefonunu yanından ayırıcak birine benzemiyordu ve bu saatte uyuyacağını da ben düşünmüyordum.

Mesaj atmamın üstünden iki saat daha geçince sadece bana cevap vermek istemediğini anlamıştım.

Ya da belki de sadece bana cevap vermek istemiyorsun.

Şey... O zaman seni daha fazla rahatsız etmeyeceğim. Umarım iyisindir.

Bir de bu arada sadece doktor yanım yüzünden değil, gerçekten merak ettiğim için mesaj atmıştım. Sadece bil istedim.

Çok mesaj attım üzgünüm.

İyi geceler.

Lütfen hikayeye oy verip yorum yapmayı unutmayın. Paylaşıp hikayeyi yayarsak daha hızlı bölüm paylaşabilirim. Şimdiden teşekkür ederim 🙏😊

Vin Rosé || Park Chanyeol ✔Where stories live. Discover now