■■■■■■■■■■

1.1K 88 11
                                    

Uyandığımda anlamsızca yatakta gözlerim kapalı bir şekilde oturuyordum. Başımın ağrısını yok saymaya çalışsam da ben buradayım diyordu. Sonra gelen kusma isteğiyle tuvalete koşmam bir olmuştu.

Midemde hiçbir şey olmamasına rağmen o kadar çok kusmuştum ki artık gözlerimden yaş geliyordu. En sonunda durduğunda elimi yüzümü güzelce yıkayıp dişlerimi fırçalamıştım. Aynaya baktığımda ise kendime acıdığımı fark etmiştim. İçmeyi severdim ama daha önce tek başıma bu kadar içmemiştim.

Mutfağa gidip ilaç alıp odama geri dönerken esniyordum. Kolumdaki saate baktımda sabahın dördüydü. Odama girdiğimde hiçbir şey yokmuş gibi yatağıma giderken yerdeki Chanyeol'u görmüştüm. Bir kolu yatağımdaydı ve başını ona yaslamıştı. Çok sevimli bir görüntüydü ama büyük ihtimalle sabaha sırtı ağrıyacaktı.

Bir saniye. Chanyeol'un bu saatte benim evimde ne işi vardı? Ve diğer elindeki kova ile ne yapıyordu? Yani... Birden aklıma dün geceden görüntüler gelirken saçlarımı çekiştirmeye başlamıştım.

Gecenin köründe SM kapısına gidişim ve kapalı kapıları yumruklayışım. Chanyeol'un şaşkın ve terli suratı. Beraber asansörden çıkışımız ve yerden anahtarımı almaya çalışırken düşüşüm.

Tanrı hemen canımı alsın ve şuracıkta öleyim. Ne yapmıştım ben? Neden sarhoş olup Chanyeol'a gitmiştim? Utancımdan ölmek üzereydim. O uyanmadan uyumam gerekiyordu ama bu şekilde sabah her tarafı ağrıyacaktı. Doktor tarafım ve utanan tarafım bir tartışma yaşarken doktor tarafım galip gelmişti.

Yatağımın üstündeki fazla yastığı alıp yere koymuştum. Allahtan halım yumuşaktı. Elindeki kovayı alıp yan tarafa bırakmıştım sonrasında ise yavaşça onu yastığa doğru ittiğimde hemen yastıkla buluşmuştu. Gece onu çok yormuş olmalıydım çünkü baya da ölü gibi uyuyordu.

En son üstünü de örttükten sonra hemen geri yatağıma yatıp uyumaya koyulmuştum. Utançtan uyuyamasam bile sonunda sızıp kalmıştım.

Kapı sesine uyandığımda gözlerimi yavaşça açmıştım. Etrafta hiçbir ses yoktu. Sadece sonradan açılan koku duyularıma göre lezzetli bir şeyler kokuyordu. Aşağı indiğimde Chanyeol yoktu. Mutfakta hazır bir masa karşımda duruyordu. Masanın üstünde ayıcıklı stickerlarımdan biri vardı.

Üzgünüm bir işim çıktığı için gitmek zorundayım. Aşağı numaramı yazıyorum bir daha beni görmek istediğinde SM'e kadar gelme orada olmayabilirim. Ve ocaktaki çorbanı ısıtıp içmeyi unutma!!! -Park Chanyeol

Tanrı aşkına ben onu görmek istememiştim ki! Onunla flört ediyorum sanıyor olmalıydı ama ben sevgilimden yeni ayrılmıştım ve buna ne fizilsel olarak ne de mental olarak hazır değildim. Ayrıca o bir idoldü. Bu ilişkinin bir geleceği yoktu. Bir daha onunla karşılaşmayacaktım. Bunu göze alamazdım.

1 Ay Sonra
Son bir aydır Park Chanyeol'u hiç görmemiştim. Televizyonlar hariç. Jong Ho peşimi bırakmadığı için taşınmak zorunda kalmıştım ve zor zamanlarda bile her gece nöbete kalıyordum.

Kendimi boş bırakmamaya ve Chanyeol'u düşünmemeye çalışıyordum. Numarasını bıraktıktan sonra ona mesaj bile atmadan ortadan kaybolduğum için suçlu hissediyordum. O ise grubuyla beraber yeni bir şarkı çıkarmışlardı ve ben sürekli onu dinlemekten kendimi alıkoyamıyordum. Bu can sıkıcı bir durum olsa da Chanyeol'u görmediğim için mutluydum. Sesini duymak beni rahatsız etmiyordu.

"Hey Baramah!"

"Sooyeonah!" Koşup boynuna atladığımda gülümsemişti.

"Beni çok özledin galiba?" Hızla kafa sallarken ondan ayrılmıştım.

Vin Rosé || Park Chanyeol ✔Where stories live. Discover now