(0.4)-Sıfırın tutkusu

2.5K 175 18
                                    

İnsan önce dost olmayı öğrenmeli, nasıl olsa aşk ardından gelir.

*

^ Ogün Şanlısoy- Yalnız gittin
^ Ezginin günlüğü- Ayrılık da söylenmemiş bir türkü

*

İnsanlar yalnızlığı sevmez. Herkes bir yoldaş, canına canan arar. Kim olursa olsun, dudakları ne denli yalnızlık arzusuyla ilgili naralar atarsa atsın kalp tek kişiyi barındıramaz sokaklarında kolay kolay. Derdi tasayı, sevinci ve umudu paylaşma isteği hakim gelir bir yerden sonra.

Bende de öyle olmuştu sanırım. Toprak ile arkadaş olmuştum çünkü birine ihtiyacım vardı. Her ne kadar gururum kimsenin yardımına ihtiyacım olmadığını avaz avaz bağırsa da kalbim güvenebileceği birini, sığınabileceği bir limanı arıyordu. O liman Toprak olur muydu emin değildim ama emin olduğum bir şey vardı: Toprak, şimdiye kadar tanıdığım en güvenilir insandı. Bunu anlamak için pnunla seneler geçirmeme de gerek yoktu üstelik. Çünkü gözleri, onun aynası olarak her an karşımdaydı.

Günlerden pazardı. Tatil günümü her zamanki gibi pansiyonda uyuyarak geçirme hevesim sabahın erken saatinde kapımın alacaklı gibi çalmasıyla son bulmuştu. Uyku mahmuru bir halde kapıyı açtığımdaysa Toprak ile karşılaşmıştım ve bana hızlı olmamı, bana bir sürpriz hazırladığını söyleyerek beni içeri yollamıştı. Şimdiyse bu soğukta nereye gittiğimizi bilmeden yürüyorduk. Ocak tüm acımasızlığıyla varlığını hissettirken esneyerek "Seni öldüreceğim," diye tehdit ettim Toprak'ı. "Ellerimle boğacağım."

Gülerek sırt çantasından küçük bir termos çıkardı. Bir parka oturduğumuzda çay termosunun yanında ev yapımı olduğu belli olan iki parça börek ve bir saklama kabı sarmayı da oturduğumuz kamelyaya koydu. "Evden getirdim," diye mutlulukla konuşurken tüm sinirimin şu gülümsemeyle hafiflediğini hissettim. "Anneme senden bahsettim geçenlerde. Seninle tanışmak istiyor." Bir böreği alıp ağzına attı ve devam etti. "Fakat merak etme, ona daha seninle kendimin bile adamakıllı tanışmadığımızı söyledim." Çenemi dirseğime yaslayarak onu izlerken diğer börekten bir parça ben aldım. Toprak hunharca böreğini tüketirken ben onun aksine oldukça yavaştım. Çatal getirmeyi unuttuğunu söylediğinde pet şişelere termostaki çayı doldurdum ve sarmalardan birini ağzıma atarken kışın ortasında piknik yaptığımız gerçeğini yok saydım. Annesi gerçekten güzel yemek yapıyordu anlaşılan.  "Hobilerin neler?" diye sordu Toprak, böreği bittiğinde.

Düşündüm. Gerçekten bir hobim var mıydı? İşin ilginç kısmı şuydu ki daha ben bile kendimi tanımıyorken o beni tanımaya çalışıyordu. "Hobim yok." dedim. "Zamanımın çoğunu hayatya kalmaya çalışarak geçiriyorum."

"Fobin?"

"Yok."

"En sevdiğin yemek?"

"Yemekleri ayırmam."

Toprak sabırla sürdürdü sorularını. "En sevdiğin kitap?"

"Hiç düşünmedim."

"En sevdiğin hayvan?"

"Hayvanları da ayırmam."

Toprak pes ederek omuzlarını indirdi. "Gerçekten, sen insanı delirtirsin." Ona güldüğümde o da güldü. "Mesela benim en sevdiğim şey bisiklet sürmektir. Fobim yoktur, en sevdiğim kitap 1984*, en sevdiğim hayvan köpek, en sevdiğim renk yeşil ve en sevdiğim içecek çaydır." Bunu söylediğinde istemsizce kıkırdadım. Bunu fark etmemek için aptal olmak gerekiyordu. Kendi çayımdan bir yudum aldığımda o da hayranlıkla bana bakıyordu. Göz göze geldiğimizde yüzündeki ifadeyi toparladı ve  "Öyle işte." dedi. "Kendimin en kısa özeti bu. Ha bu arada şiir okumaya da bayılırım."

İkinci TekilМесто, где живут истории. Откройте их для себя