(1.5)-Birin tekili

1.6K 138 9
                                    

Korku insana hata yaptırır.

*

^ Gökhan Türkmen - Büyük insan

*

Herkesin uğruna savaştığı değerleri vardır. Benim için bu gururdu. Hayatım boyunca hep dimdik durmak, kimseye ihtiyaç duymadan yaşamak istemiştim. Ailemden sonraki fasılda bu gurur benim yegane dayanağım olmuştu. Kimsem yokken ağlamamak için tek nedenim bu gururumdu, kırıldığımda ya da korktuğumda duygularımı belli etmemek, karşımdaki insana zaferi tattırmamak için devreye giren yine oydu. Bazen insanlar bununla kafayı bozduğumu söyleyip beni yargılasa da kimsesi olmayan birinin kendini savunması delilik değildi. Eğer lügatlardaki karşılığı delilikse bile ben deli olmaktan mutluydum. Zira öbür türlüsü hiç de akıl karı değildi.

Fakat sevginin gururu yenebileceğini yeni yeni öğreniyordum. Eskiden asla dediğim şeyleri yapmam da bunun en büyük kanıtıydı esasen. İşin ilginç yanı pişman değildim. Çünkü artık yalnız değildim ve bunu kendime sık sık tekrarlamaktan da usanmayacaktım. "İdil, hadi!"

Müge kolumu çekiştirerek beni mutfaktan çıkardığında kafamdan geçenleri bir kenara atarak ona ayak uydurdum. Dün Toprak ile yaptığımız küçük oyundan sonra iyice karışan kafam beni yoruyordu. Bugün günlerden pazardı ve dün de izinli olduğum için iki gündür işe gitmemiş oluyordum. Neyse ki bunu Müge bilmiyordu. Fakat Toprak'a göre aylaklık yapmaya alışmıştım ve beni buna kendisi alıştırdığı için gurur duyuyordu. Ne yalan söyleyeyim bazen sersemin teki olabiliyordu ama ben de Toprak'ı öyle tanımış, öyle benimsemiştim. Hiçbir gerçek bunu değiştiremezdi.

Apartmandan çıktığımızda aşağıda bizi bekleyen gençlere baktım. Savaş kendini apartmanın balkonlarından birinin altına atmış, ailesinin görmemesi için kendine siper ettiği duvarın ardında sigara içiyordu. Barış ise homurdanarak Eymen ile uğraşıyordu. Toprak, her zamanki sessizliğiyle kaldırımda oturmuş gelmemizi beklerken gözlerim kiraladıkları bisikletlere kaydı. Hava güzeldi ve biz de kendimizi ilk fırsatta bisiklet turuna atmaya karar vermiştik. Daha önce Toprak bana bisiklet kullanmayı öğretmişti ama o günden sonra hiç fırsatım olmadığı için az sonra bunu becerip beceremeyeceğimden emin değildim. Savaş bizi fark ettiğinde sigarasını yere attı ve ayakkabısıyla izmariti söndürdü. Toprak, sigaraya kız arkadaşının ölümünden sonra başladığını ve ailesinin yıllardır bunu bilmediğini söylemişti. Müge her ne kadar ağabeyinin sigara içmesini istemese de iş başa düştüğünde onu koruyordu. Barış ise kardeşinin bu tavrına alışmıştı ve ağzını açıp tek kelime söylemiyordu. Diğerleri Savaş'ın aksine ağızlarına hiçbir şey sürmemişti ve bunu ilk duyduğumda ben de ister istemez dehşete düşmüştüm. Bir barda çalıştığım için hemen hemen her içkinin adını biliyor ve onları ayırt edebiliyordum ama ben de hiç içmemiştim. Fakat yine de etrafımdakiler lise zamanlarında bile ufak kaçamaklar yaparak içiyordu. Merak, insanın kötü şeyler yapma güdüsünüv tetikliyordu. Şüphesiz ki başta ben de içmenin nasıl hissettirdiğini merak ediyordum ama insanların içtikçe aptallaştıklarını ve bilinçlerini yitirdiklerini görmek bana en lazım olan şeyi korumam gerektiğini anımsatmıştı: irademi.

Hepimiz bisikletlere bindiğimizde tereddütle direksiyonu tuttum. Kafamı kaldırdığımda hemen yanımda duran Toprak'ın güven veren gözlerini gördüm. Ona tebessüm ederek çoktan bisikletlerini kullanmaya başlamış Savaş'lara baktım ve pedalı çevirdim. Başta biraz savsaklasam da tamamen odaklandığımda dengemi oturtabilmiştim. Toprak da diğerlerine nazaran daha yavaş sürdüğü bisikletiyle benimle aynı çizgide gidiyordu.  "Öğrenmişsin," dedi. "Gayet iyi gidiyorsun."

"Öğretene bakmalı," diye göz kırptım. Toprak da boynundaki kamerasını düzeltip biraz hızlandı ve omzunun üstünden bana baktı.

"O zaman biraz hızlan çırak, diğerlerine yetişmemiz lazım."

İkinci TekilWhere stories live. Discover now