(0.5)-Sıfırın bir'i

2.1K 181 13
                                    

Her insanın içinde, cinayetlere kendi vicdanından başlayan bir katil vardır.

*

^ Ezginin günlüğü- Yağma yağmur
^ Manuş baba- Bu havada gidilmez

*

Saat sabahın dördüydü. Uykusuzluktan kıvranan bedenimi zorlukla taşıyordum. Günün yorgunluğundan kurtulmak için can atan vücudum oldukça halsiz düşmüştü. Öksürerek sokak lambasının altında durdum ve biraz sakinleşmeyi bekledim. Dün Toprak ile biraz sohbet ettikten sonra akşam bara gitmiş, eve dönerken şifayı kapmıştım. Sabah Esra'nın da hasta olduğunu öğrendikten sonra zayıf bünyemin çekince duymadan beni düşüreceğini anlasam da iş işten geçmişti. Şimdiyse soğuktan titreyen bedenim bana pek yardım etmemekte kararlıydı.

Pansiyona geldiğimde iki gündür olduğu gibi yine gürültüler işittim. Görevlinin anlattığına göre gelen adamlar sabaha kadar içiyor, sızıp kalana kadar da eski binadaki tek tük müşteriyi rahatsız ediyordu. Göze batmamaya çalışarak odama kapandığımda kapıyı kilitledim ve gözlerimi gergince kapattım. Anlaşılan bu gece de rahat uyku yoktu.

Sabah gözlerimi yorgunca araladığımda yerimden kalkacak halim yoktu. Bu halde iş yapamayacağımı bildiğimden telefonuma uzandım ve rehberde kayıtlı beş numaradan birini aradım önce. Esra üçüncü çalışta telefonu açtığında "Esra," dedim öksürerek. "Ben biraz hastayım, gelemeyeceğim. Patrona bunu telafi edeceğimi ve isterse maaşımdan kesebileceğini söyler misin?" Konuşmamın arasında tekrar öksürdüğümde Esra telaşla konuştu.

"İdil, sesin iyi gelmiyor. Doktora git, burayı ve Fatih Beyi ben hallederim."

"Teşekkür ederim." diye fısıldadım. Yeterince soğuk olan ısıtmasız oda, hasta olduğum için mümkünmüş gibi daha da soğuk gelmeye başlamıştı. Telefonu kapattığımda bu kez Ufuk'u arayarak durumu söyledim. Gelip beni doktora götürmeyi teklif etse de dinlendiğimde bir şeyim kalmayacağını uydurarak görüşmeyi sonlandırdım. Yeniden yatağa uzandığımda üşüdüm. Bu hiç iyiye işaret değildi. Genellikle hep hasta olan biri değildim ama hasta olduğumda da zor iyileşirdim. Esasen zor iyileşmem de bünyemden değil iyi bakılmamaktan kaynaklanıyordu.

Dizlerimi kıvırıp titreyen bedenimi zapt etmek için dizlerimi kendime çektim. Örtüyü üzerime çekip soğuğun gitmesini beklerken ateşimin olduğunu bilsem de bir şey yapamadım. Toprak'ın numarasını hala kaydetmediğimi o zaman idrak ettim. Ona yardıma ihtiyacım olmadığını söylediğimde bana her insanın yardıma ihtiyaç duyabileceğini hatırlatışı geldi aklıma. Gururum bunu kabul etmese de mantığım ona hak veriyordu.

Bir uyuyup bir uyanarak geçirdiğim birkaç saatin sonunda odamın kapısı çalındığında yerimden sıçrayarak uyandım. Kapı alacaklı gibi çaldığında başta bunun Toprak olduğunu düşünsem de kapı kolu zorlandığında onun bunu yapmayacağını fark ettim. Dışarıdan gelen gürültüler yavaş yavaş kulağıma doldu. "Aç şu kapıyı, güzelim!" Yabancı bir ses, tüm sarhoşluğu ve kabalığıyla bana bağırırken   olduğunu görmesem de bunun yan odadaki heriflerden biri olduğunu anladım. "İçeride olduğunu biliyorum!" Bedenimi bir korku kaplarken yeniden titredim. Bu defaki soğuktan değil, ürpermekten kaynaklıydı. Dayanıksız eski kapı tekrar zorlandığında hızla kalktım ve sırtımı kapıya dayayarak çaresizce adamın uzaklaşmasını istedim ama o gayet inatçıydı. "Bize katıl," diye seslenirken bir çocuğu şekerle kandırmaya çalışan katillerden birine denk gelmiş gibi hissettim. Zaten yorgun ve yeterince hasta olan zihnim beni yanılsamalara sürüklerken elimi alnıma bastırdığımda ateşimin yükseldiğini anlamıştım. Halsizce dizlerimin üstüne çöktüm. Kapı hala çalıyordu. Sırtımı kapıya yaslayıp dizlerimi kendime çekerken hayatımda belki de ilk defa bu kadar yalnız hissettim. Kimsem yoktu. Yapayalnız ve terk edilmiştim. Hastalandığımda bana çorba yapan bir anneye veya nazıma katlanacak babaya asla sahip olmamıştım. Sol gözümden bir damla yaş aktı. Kimsesizlik zordu, en çok da başım beladayken zorlardı beni. Çünkü çenemi dikleştirip beni daima koruyacağını, arkamda olduğunu söyleyebileceğim kimsem olmadığını en çok bu zamanlarda anlardım. İşte ben tam bu anlardan birinde nefret etmeyi öğrenmiştim. İlk defa ailemden nefret etmiştim ben. Bana böyle bir hayat biçtikleri için, asıl böyle bir anda kızmıştım onlara. Onları affetmemiştim, affetmeyecektim.

İkinci TekilWhere stories live. Discover now