(4.7)-Dördün yetenekli oyunu

768 91 9
                                    

Şeytan Tanrıya itaat etmediği için kovulmuştu. İnsansa şeytana itaat ettiği için kovulacaktı.

*

^ Emre Aydın - Beni vurup yerde bırakma

*

Hayatımızın sınırlarını tecrübelerimiz belirler. Toy olduğumuz bir yaşta karşımıza çıkanlar tamamen erişkinlik denilen o evrede oluşumunu tamamlar. Bazı şeylere tepkilerimiz farklı yaşlarda farklı olur. Gençliğimizde bizi mutlu eden şeylerin yaşlılığımızda değerini yitirmesi gibi çektiğimiz acılar da değişir zaman içinde. Zevklerimiz, duygularımız hatta benliğimiz bile bambaşka oluverir.

Dizlerimi kırmış oturuyordum. Koltuğumda bağdaş kurmuştum ve haberlere bakıyordum öylesine. Cenk de yanımdaydı. Kucağındaki dizüstü bilgisayarda yine bir şeyler karıştırıyordu. Elindeki elmadan bir ısırık aldı. "Seninkinin suyu iyice ısındı," dedi bana yan gözle bakarak. "Birkaç güne istediğimiz kıvama gelir." Güldü. "Siz kadınlar inanılmaz yaratıklarsınız."

"Siz erkeklerin suçu," diye karşılık verdim. "Kimse sizi zorla kandırmıyor. Eğer saldırıya açıksanız düşmanınızın size acımasını bekleyemezsiniz."

Cenk "Öyleyse neden Toprak'ın intikamını alıyorsun?" diye sordu. "O da saldırıya açıktı ve hayatını kaybetti."

Bir süre sustum. Cenk bazen öyle konuşuyordu ki insan onun kimin tarafında olduğunu anlamakta epey güçlük çekiyordu. Yine de biliyordum ki amacı beni kırıp dökmek değil, verdiğim bu savaşın nedenini zihnimde pekiştirmekti. "Düşmanları adil değildi," diye mırıldandığımda Cenk kaşlarını kaldırdı.

"Savaşta her yol mübahtır İdil."

"Bu onları aklamaz," dedim.

"Toprak'ın hatası neydi biliyor musun?" diye konuştu Cenk. "O herkesi kendi gibi görüyordu. Ne kadar kötü olurlarsa olsunlar insanların düzeleceğine dair içinde bir umut taşıyordu. Ona çok defa söyledim hayatın kötü olduğunu ama o bildiği yoldan ilerlemeye devam etti ve görüyorum ki sen de onun izindesin."

"Bunu nereden çıkardın?"

"Vicdanın hala içinde," dedi. "Söküp atamadın onu, İdil."

"Uyduruyorsun."

"Sadece sen kaçıyorsun." Cenk iç çekti. "Hala masum insanların arada kaynamaması için uğraşıyorsun ama Poyraz denen herife dikkat et. Ayağına dolanacaktır."

Ona doğru döndüm tamamen. "Onun da mı bu işte olduğunu düşünüyorsun?"

"Hayır," dedi Cenk. "Yalnızca insanların aklını karıştırmaya çalışırsan sana aksini ispatlamak için onlar da bu işi kurcalayabilir."

"Bu işimize yaramaz mı?" diye sordum. "Onlara en yakın olan adam, epey yardım eder bize."

"Etmek istemeye debilir ama," diye düzeltti Cenk. "İdil, herkes adaletli davranmaz. O adamın ailesinin değil de senin arkanda olacağına ihtimal veriyor musun gerçekten?"

"Evet," dedim. Biliyordum kulağa saçma geliyordu ama içimde bir inanç vardı. O, bunu öğrendiğinde bana hak verecekti. "Poyraz'ı ilk gördüğüm an bu yargıya vardım ve bu yeni bir şey değil. O çocuk uyuşturucu baronların arasında ama eğer vicdanı varsa..."

"Vicdan dediğin aptallarda olur," diye sözümü kesti Cenk. "Hala hayata toz pembe gözlüklerinle bakıyorsun İdil. Toprak vicdanlı bir adamdı ve bu onu ölüme sürükledi. Aileniz vicdanlı insanlardı ve şimdi hepsi darmadağın. Sen vicdanlıydın, ne pahasına olursa olsun doğruyu savunacak kadar vicdanlıydın ve Toprak'a destek oldun ama şimdi Toprak bir mezarda ve sen de kendi dünyanı kendine mezar ettin." Cenk de bana çevirdi yüzünü tamamen. "Tunç ve diğerleri ise gününü gün ediyor," diye sürdürürken çenemi sıktım. Ona itiraz etmek istiyordum ama haklı olduğunu da biliyordum. Karşımızdaki insanlar kötüydü ve bizi alt etmeleri için tek bir boşluğumuz yeterdi. Bizim boşluklarımız da vicdanımızdı. Yine de Poyraz'ı görür görmez onunla ileride yollarımızın kesişeceğini hissettiğimi de dün gibi hatırlıyordum. "Anlaman lazım İdil, düşmanını yenmek istiyorsan ondan daha acımasız olmalısın."

İkinci TekilWhere stories live. Discover now