(2.9)-İkinin barışı

1.2K 118 11
                                    

İkinci şanslar, ilk şanslarını harcayanların tesellisi değil, tekrar yaralanmaya hazır yüreklerin cömertliğidir.

*

^ Bahadır Sağlam - Senden geriye

*

İnsanoğlu sabırsız yaratılmıştır. Beklemek, bu yönüyle ele alındığında bizler için oldukça zor bir imtihandır.

Bekliyordum. Kardeşimin başucunda oturmuş Müge'den bir haber bekliyordum. Az önce Toprak, Müge'nin muayenesinin devam ettiğini mesaj atmıştı. Yine de onu evden aldıklarında Eymen'in ve diğerlerinin korku dolu yüzünü bir türlü aklımdan çıkaramıyor, hemen haber almak istiyordum. Beklediğim haber geldiğinde hızla telefonumu aldım.

Müge iyi. Sadece uzun süredir iyi beslenmediği için bünyesi çökmüş. Doktor, yarın taburcu edeceklerini söyledi.

Elimi kalbime bastırarak "Çok şükür." dedim. Müge kısa zamanda benden bir parça olmuştu. Toprak'ın yatağına uzanıp kardeşimi koynuma sakladığımda gözlerimi kapattım. Ona sarıldığımı hissetmiş gibi o da küçük ellerini baba doladığında Ege'yi rahatsız etmeden başını öptüm. "Sana bir şey olsaydı ben ne yapardım bücür?" diye şefkatle sorarken ona bu kadar çabuk alışmış olmak garip geliyordu. Kokusunu soludum. Bugün, onu bulduğumda bana abla demişti. O da bana alışıyordu, bunu görebiliyordum. Gece bir ara uyandı Ege. Kabus gördüğünü söyleyerek bana baktığında ona mutfaktan bir bardak su getirdim. Kardeşim suyunu içtiğinde "Ben yanındayım, bir tanem." dedim. Saçlarını öptüm tekrar. "Uyu hadi." Başını sallayarak bana sokuldu. Anlaşılan o da bugünü zor aşacaktı. Neyse ki Müge'den haberi yoktu.

"Abla," dedi fısıltıyla. "Beni seviyor musun artık?"

Güldüm. Gözlerim dolmuştu. "Seviyorum tabii, yaramaz."

O da güldü. Kardeşim yeniden uykuya dalarken sabaha kadar başında bekledim. Sabaha doğruysa gözlerim benden bağımsız kapandı.

Gözlerimi yeniden araladığımda güneş ışıkları pencereden içeri sızıyordu. Ciğerlerimi Toprak'ın kendine has kokusu doldurmuştu. Ege hala uyuyordu. Başını boynuma saklamış, huzurla nefes alıyordu. Benim de bir elim saçlarındaydı. Diğer elim de bedenine sarılmış, kaybolmamasını ister gibi ona sımsıkı tutunmuştu. Ellerimi çekip gözlerimi ovuşturarak başımı çevirdiğimde Toprak'ı gördüm. Çalışma masasının yanındaki sandalyeye oturmuş sessizce bizi izliyordu. Burasının onun odası olduğunu hatırlayarak "Günaydın." dedim. Ege'yi uyandırmamak için sesimi kısık tutmuştum.

"Günaydın." diye gülümsedi. Telefonumu alıp saate baktım. Öğlene geliyordu.

"Neden uyandırmadın Toprak?" diye sordum. "İşe geç kaldım!"

"Esra'yı arayıp durumu hallettim ben," dedi Toprak. "Rahat ol, İdil." Bunca yoğunluğun içinde beni düşünmesi tebessüm etmeme neden oldu.

"Müge nasıl?"

"İyi," dedi. "Sizin eve götürdük onu." Başımı salladığımda gülümsedi. "Çok tatlı uyuyordunuz."

Utanarak kardeşimin kollarından ayrıldım. Kıpırdanmamla Ege gözlerini açtı. Ona gülümseyerek "Günaydın." dediğimde o da gülümsedi. Onu kaybetme korkusu, kardeşimle ilgili içime gömdüğüm her şeyi açığa çıkarmama neden olmuştu. Hayat kısaydı ve insan her an kaybedebilirdi sevdiklerini. Dün aklıma geldiğinde gülümsememi yüzümden sildim ama kardeşime bakarken toparlanmam çok sürmedi. Ege bir süre etrafına baktı. "Burası neresi?" diye sorduğunda Toprak'ı yeni fark etmişti.

"Toprak ağabeyinin odası, Ege." dedim. "Hadi, koş bakalım banyoya. Elini yüzünü yıka, ben de geliyorum." Başını sallayarak odadan çıktığında ben de üstümü düzelterek kalktım. "Kusura bakma Toprak, uyuyakalmışım."

İkinci TekilWhere stories live. Discover now