14.Bölüm ❄ Zayıf Nokta

6.1K 500 63
                                    

Alina sabah uyandığında etrafına baktı. Vücudu soğuktan ciddi anlamda uyuşmuştu, bedenini buz sarmış gibi hissediyordu. Çok üşüyordu, üzerinde dört kat post olmasına rağmen. Bu postları ona kim örttüğünü düşünmeden edemedi, çünkü gece yatarken bunlar üzerinde yoktu.

Yanında Kyron uyuyordu. Yüzü ona dönüktü. Sönmüş, ardında grimsi küllerinden başka hiçbir şey bırakmayan odunların yanında da Lissa yatıyordu. Ormana sessizlik hâkimdi; hiç ısı vermeyen işe yaramaz güneş, Alina'nın gözlerini kamaştırmaktan başka bir şey yapmıyordu. Dallar güneşi örtse de, aralardan sızması kaçınılmazdı. 

Orman her ne kadar sükûtlu olsa da, Alina ilerideki ince derenin kenarından gelen kurbağaların, kuşların, çekirgelerin seslerini duyabiliyordu. Bu sesler bazen hoşuna gidiyordu. 

Doğruldu, elleriyle gözlerini ovuşturdu. Başının ağrıdığını fark etti, ki bu çok normaldi. Hem karnı da ağrıyordu; bu, açlıktan olsa gerekti. Elleriyle karnını tutarken ne yapacağını bilemedi. Onları kaldırsa mıydı? Ama dün gece konuştukları şeylerden sonra çekiniyordu. Onlardan nefret ediyordu.

Odun küllerinin yanında bir tabak gördü. Tabağın içinde kızarmış tavuk etleri vardı. Her ne kadar yemek istemese de karnının açlığına dayanamadı ve tabağı önüne çekip yemeye başladı.

Yedikten sonra doyduğunu fark etti. Tüm tabağı bitirmişti. Elindeki yağı kıyafetlerine silerken, kelepçeli elini biri çekiştirmesiyle beraber başını çevirdi. Kyron uyanmıştı; mavi gözlerini kısıp etrafa bakıyordu. Birkaç kez gözlerini yumdu. Ormanda uyumak gerçekten de berbattı.

Kyron derin bir nefes alarak yattığı yerden kalktı. Hâlâ uykusu var gibi görünüyordu. Birkaç saniye boyunca öylece bekledikten sonra boş tabağa ve Alina'ya baktı. "Yemeği yedin mi?"

Alina alt dudağını ısırdı. "Kahvaltınız mıydı? Bilseydim yemezdim," dedi utanarak.

"Hayır. Sana ayırmıştım."

"Ah." Alina'nın içi, bunu duymayla beraber rahatladı, derin bir nefes alıp oksijeni ciğerlerine doldurdu. Kyron'a karşı mesafesini koruyordu, hatta daha çok mesafeliydi. Dün anlattıkları şeyden sonra konuşmak, mesafeyi aşmak da içinden gelmiyordu. Üzerindeki postlara sarındı. "Pekâlâ."

"Yola çıkmalıyız," dedikten sonra Lissa'yı süzdü Kyron. "Onu az sonra uyandırayım."

Alina başını salladı.

"Alina..."

Kyron'a soru sorarcasına baktı.

Kyron, Alina'yı birkaç uzun saniye boyunca dikkatle süzdükten sonra ensesini kaşıdı. "Yok bir şey."

"Tamam."

"Alina..."

Alina bıkkınlıkla iç geçirdi. "Ne var?"

"Çok güzelsin."

Alina'nın kalbi ağzında atmaya başladı. İrkildi ve tüm uyku mahmurluğu üzerinden kalktı."Ne?"

"Yok bir şey."

"Güzel miyim?"

"Evet."

"Nasıl yani?"

Kyron tek kaşını kaldırıp Alina'ya dik dik baktı. "Her neyse," dedikten sonra mavi gözlerini Alina'nın şaşkın ve tavşan gibi ürkek bakışlarından kaçırdı.

"Teşekkürler," dedi Alina utana sıkıla. Bu adamdan iltifat alınca bu kadar garip hissetmekten hoşlanmamıştı.

Kyron biraz ileriye uzandı. Lissa'yı kolundan dürtünce Lissa homurdandı, gözleri hâlâ kapalıydı ve uyuduğu barizdi. Kyron onu daha sert dürtünce kızın omzu geriye doğru gitti. Gözleri aniden açıldı ve sanki sert bir tokat yemiş gibi Kyron'a baktı. "Ne yapıyorsun?" diye cırladı.

Şafağın AnısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin