15.Bölüm ❄ Han

4.5K 361 71
                                    

Ertesi gün öğlenden sonra Morovka'ya vardılar; Morovka'da da biraz yol alınca sözde yatakları çok rahat olan ve yemeklerinin harika olduğu hakkında bir pankart asılan ucuz bir hana gelmişlerdi. Henüz yemek falan yememişlerdi ancak hanın dış görünüşünden bile yemeklerin aslında berbat olduğu anlaşılıyordu.

Morovka'nın Harmat ilçesindeler idi. Harmat, Meyshu Brich ve Lorherch'e göre daha sakin ve daha az kalabalıktı. Bu yüzden burası Kyron'un ilk tercihi olmuştu.

Sokaklar hep çizme konçları dizlerine kadar çıkan zengin tüccarlarla ve limon, elma satan satıcılarla doluydu. Caddeleri hiç de şık olmayan çalgılı çengili mekânlar, genelevler ve birkaç han sarıyordu. Ama onlar, caddenin göbeğindeki bir hana değil, genellikle seyislerin ve satıcıların el arabalarıyla geçtiği bir taş yolun üzerindeki hana gelmişlerdi. Buradan, onların bir şüphe uyandırması ya da han sahibinin onları kovması dışında gitmeyi düşünmüyorlardı. Zaten kalacak, gidecek yerleri yoktu.

Kyron biraz düşünmüştü. Bu handan gittikten sonra başka bir hana ya da bu şehirden gitmeleri gerekirse başka bir şehirdeki pansiyonlara, hanlara gidecekti.

Kafasını sürekli kurcalayan bir şey vardı: Geçen günkü baba mevzusu. Alina'nın ona, babasına benzediğini söylemesi, Kyron'u biraz düşünmeye sevk etmişti. Bunu her düşündüğünde kendini Alina'nın onu tanımadığı için böyle yorumlar yapabildiği düşüncesinde buluyordu. Alina'yı zorla tuttuğu, onu kendisiyle beraber oraya buraya sürüklediği düşüncesini es geçmeye çalışıyordu. Ancak bu çalışmalar başarısızdı.

İlk başlarda bunun normal olduğunu ve Alina'nın onları sevmeye başlayacağını düşünmüştü, diğerleri gibi. Ancak öyle olmuyordu. Tam zıddıydı; Alina günden güne ondan daha çok nefret ediyor, daha çok gitmek istiyordu. Kyron ise bu öfkenin başlıca sebebi olmaktan nefret ediyordu. Kötü hissediyordu. Ve bu his, çoktandır sahip olmadığı bir histi. Kötü hissetmekten de nefret ediyordu.

Derin bir iç çektikten sonra elindeki paraları han sahibine verdi. Aslında daha çok fırlattı. Devasa uzunluktaki garip adam, woldov'ları saydıktan sonra kirpiklerinin altından Kyron'a, arkasındaki Lissa'ya ve yanındaki Alina'ya baktı.

"Ee?" dedi Kyron, beklentili gözlerle.

"Odanız; ikinci katta, koridorun sağındaki, sondan üçüncü oda. Üç yatak." Anahtarı Kyron'un eline verdi. Bakışları, Alina ile Kyron'un bileğindeki kelepçeye kaydı. Şüpheli gözlerle onları süzdü. "Kelepçeler iyi görünüyor."

Lissa zoraki bir şekilde kıkırdadı. "Evliler," dedikten sonra adama göz kırptı. "Bilirsiniz, bayım, evli insanların değişik fantezileri işte."

Alina'nın dudakları aralanırken Lissa'ya şaşkınlıkla ve kötücül bir şekilde baktı. Yanakları pembeleşti. "Ne?"

Kyron, "Kardeşim, aile sırlarımızı yabacılarla paylaşmamanı tembih etmiştim sana, değil mi?" derken sırıtıyordu. Alina'nın yüzünün aldığı şekil yüzünden kahkaha atmamak için kendini zor tutuyordu.

"Ah, üzgünüm ağabey." Lissa dudak büzerek han sahibine baktı. "O her zaman böyle hırçındır. Üzerinize alınmayın lütfen."

Adam tek kaşını kaldırdı. "Bu fantezilerinizi at sırtında giderken bile uygulayabilmenize şaşırdım, lordum."

"Bizim aşkımıza ne yollar, ne de at engel olabilir." Kyron gülmesini bastırmak için dudağını ısırdı.

"Kes şunu!" diyerek dirseğini Kyron'un omzuna geçirdi Alina.

"Evlenmek için genç duruyorsunuz, lordum," dedi adam.

"Bizim aşkımıza yaş da engel olamaz, bayım."

Şafağın AnısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin