26.Bölüm ❄ Tuhaf Yaşlı Kadın

4.3K 377 68
                                    

Alina ürperiyordu, ruhunu tütsüler yakıyordu ve vücudunu bir deri gibi saran korkuyu hissedebiliyordu ancak bir yandan da bunu seviyordu.

Diğer kurtların da uğultusu, kulaklarını sağır edecek gibiydi.

Kyron ulumayı bıraktı, beyaz kurt yavaş adımlarla Alina'ya doğru gelmeye başladı. Alina birkaç adım geri çekildi ancak Kyron hâlâ onun üzerine gelmeye devam ediyordu. Alina derin bir nefes aldı ve kendini durmaya zorladı. O Kyron'du. Alina'ya zarar vermeyecekti. Yani galiba.

Alina, beyaz kurdu süzdü. Buz mavisi gözleri ona sabitti. Alina onun bembeyaz, yumuşacık tüylerine ellerini uzatırken çömeldi. Bunu yaparken tereddütlüydü.

Sertleşmiş beyaz kara, çizmelerinin ağırlığını verirken kar kütürdedi. Büyük kurdun tüylerini okşadığında kurt, başını Alina'nın eline sürttü. Alina onun hâlâ Kyron olduğuna inanamıyordu. Bu... bu çok güzeldi. Kurt çok güzeldi ve çok harika hissettiriyordu. Onun içinde bir şeyler oynamasına neden oluyordu.

Göğsündeki kapısı kilitlenmiş zindanın ardındaki taşlaşmış kalbi birkaç kez demirliklere çarptı ve kendisini kaplayan tüm taşları kırıp döktü. Alina yerine sindi, derin nefesler aldı.

Diğer kurtlar koşmaya başladı ama Kyron hâlâ Alina'nın yanında duruyordu. Alina ne yapacağını bilmiyordu. Boğazını temizledi ve ona, "Hadi, git," dedi. "Git ve koş. Beni düşünme."

Kurt sanki onun bu dediklerine öfkelenmişçesine hırladı.

Alina elini ondan çekti. Bu hırlamaya karşılık bedenini ürperti sardı. "Kaçmayacağım. Ya da bir şey bana zarar vermeyecek, tamam mı? Eğer bir şey olursa çığlık atarım, duyarsın. Anladın mı? Güven bana."

Kyron buz mavisi gözleriyle ona baktı. Ardından pençeli ayaklarıyla yerdeki karları ezerek yürümeye başladı. Birkaç kez arkasına döndü ve baktı.

Alina yere düşen kıyafetlerden birini aldı ve oturacağı yerin üzerine serdi. Ardından oturdu. Çok soğuktu. Yalnız hissetti ve bu duygu ona hiç de yabancı değildi.

Eline aldığı şapkasını başına örttüğünde saçlarını kürklü şapka sardı. Buklelerinden birkaçı gözünün önüne düştü. Yerdeki eldivenleri ellerine geçirdi ancak eldivenlerden dolayı parmaklarını kıpırdatamayacak seviyeye geldiğinde bir tanesini çıkardı. Kara bulanmış kürkleri silkeledi ve ardından üzerine geçirdi. Gerçekten de vücudunun her tarafına sardığı postlarla tam bir ayı gibi görünüyordu. Dudağının yan tarafı kıvrıldı, Kyron'un ardında bıraktığı ayak izlerine baktı. Her şeyi çok garipti ve günden güne daha çok garipleşiyordu.

Bir süre orada öylece oturduktan sonra çok fazla sıkıldı. Yaptığı tek şey kendini soğuğa teslim etmek, eline aldığı bir çalıyla karda desenler çizmekti. Ayağa kalktı ve yürümeye başladı. Yerdeki son kürkü koluna taktı, heybeleri ve çantaları ağacın kenarında bıraktı. Kaybedecekleri çok şey yoktu.

Adımlarını sütun gibi duran ve beyaz karın üzerine gölgesi bir dantel gibi düşen iri ağaçların arasına attı, çizmelerinin içine kar girmesinden gerçekten de nefret ediyordu.

Bu orman, Cornia'daki Soğuk Orman gibi değildi. Soğuk Orman'da kışın zehir gibi bir zemheri olurdu, burası o kadar değildi... Ya da Alina bulabildiği tüm kürkleri üzerine geçirdiğinden dolayı çok soğuk hissetmiyordu.

Soğuk Orman bitkiler ve ağaçlar yönünden daha kalabalıktı, daha görkemliydi. Bu orman daha fazla ıssızdı, çok fazla bitki varsa da zeminde oluşan kalın kar tabakasından dolayı görünmüyorlardı. Yine de Soğuk Orman'ın ağaçları daha iri, daha büyüktü.

Şafağın AnısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin