39.Bölüm ❄ Tuzak

2.8K 305 48
                                    

Merhabalar, nasılsınız? Bu sıralar bölümler erken geliyor, değil mi? Malum finale de yaklaştık... 

Diğer bölümleri okuyucularıma ithaf etmek istiyorum. Eğer ithaf isteyen varsa söylesin, diğer bölümleri onlara ithaf edeceğim ♥ 

Lütfen oy verip yorum yapın. Çünkü o kadar emek veriyorum, uykumdan kısıtlıyorum kendimi, ama yorum ve oy sayıları beni cidden üzüyor. Emeğimin karşılığını hiçbir şekilde alamıyor gibi hissediyorum. 


Karlar yavaş yavaş erimeye başlamıştı. Güneş, Lordenda'nın topraklarına yansıyordu ama hava hâlâ buz gibiydi; soğukluğundan hiçbir şey kaybetmemişti.

Alina, Kyron'la beraber han bahçesinde geziniyordu. Uzun otlar, patikayı andıran bahçeyi sarıyordu. Ağaç dallarının gölgesi, yarı erimiş karla biriken yerdeki balçığımsı, vıcık vıcık ıslak toprak zemine bir dantel gibi düşüyordu.

"Buradan artık gitmeli miyiz?" diye sordu Alina, önünde uzanan dağlara bakıp iç geçirirken.

"Buradan gidince ne yapmayı planlıyorsun, küçük hanım?"

"Bilmiyorum. Yalnızca burası bana fazla sıkıcı geliyor."

"Maceraya alıştığını var sayıyorum."

Alina kıkırdadı. "Evet, öyle oldu."

"Ben alışmaktan ziyade artık bıktım. Sakin yaşamak istiyorum. İlk defa."

Alina, Kyron'un ellerine baktı. Ardından durdu ve anlık gelen bir cesaretle Kyron'u da durdurdu. Onun ellerinden tuttu, dudağını dudağına yavaşça değdirdi ve hızla geri çekip ona gülümsedi.

Bunu yaparken ne düşünüyordu bilmiyordu ama kalbinin, göğüs kafesini tekmelediği bir gerçekti. Bazen tam bir salak olabiliyordu.

Kyron yutkunup ona hayretle baktı. Kaşları çatılmıştı.

Dudakları gülümsemeye başladı. Hafifçe eğilip o da Alina'yı öptü. Bu seferki daha uzundu ama yine de kısa sürmüştü. Kendini geri çektiğinde, hâlâ iki eli, kızın iki elinin üzerindeydi.

Alina'nın midesi tuhaf bir şekilde ısındı ve gülmemek için yanağını ısırıp gözlerini kaçırdı.

Kyron sol elini çekti; Alina'nın kadife, kırmızı pelerininin koca başlığını kızın sarı saçlarının üzerine örttü.

Alina güldü. "Bu neydi şimdi?" deyip ellerini pelerininin başlığının üzerinde gezdirdi.

"Başın üşümesin."

Alina da parmak uçlarında yükselip Kyron'un siyah deri pelerininin başlığını onun başına çekti. "Senin başın da üşümesin."

"Bana karşı nazik olma."

"Neden?" diye sordu Alina, onla beraber yürümeye devam ederken.

"Sana bağlanmamı sağlıyor."

"Nazik olmam mı?"

"Evet."

"Ne yapmalıyım öyleyse?"

"Umurunda değilmiş gibi davran. Kaba ol." Kyron, siyah pelerinin başlığını kafasından çıkardı ve tekrar sırtına attı. "Mesela bazı konularda benim için çabalama. Bana önem verme."

"Sana önem vermiyorum."

Kyron'un dudağının tek bir kenarı hafifçe kıvrıldı. "Güzel," dedi. "Ben de sana önem vermiyorum."

Şafağın AnısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin