36.Bölüm ❄ Tuhaf Not

2.9K 265 41
                                    


Şömineyle ısınmış sıcak bir oda, gerçek yemekler, yatabilecek rahat bir yatak... Bunlar, onların özlem çektiği şeylerdi.

Lissa'nın, babasından para çalmasıyla beraber yola çıkmışlar ve bir handa iki oda kiralamışlardı. Burada bir hafta kalmayı düşünüyorlardı. Çünkü o mağarada akılları başlarına gelmişti. O mağara, o dağ ne kadar da berbattı öyle! Alina oraya bir daha hayatta gitmezdi. Hayatının en kötü gecesini yaşamıştı orada.

Alina, Lissa'ya içten şükranlarını sunuyordu. Sonuçta o olmasaydı hâlâ o berbat mağarada olurlardı. Ve şu an muhtemelen soğuktan donmuş olurdu.

Alma'yı Cornia'ya gitmek üzere yollamışlardı bu sabah. Onu yolladıktan yaklaşık yarım saat sonra da buraya gelmişlerdi. Yani Alma, bu hanı göremeden gitmişti. Alina, babasının mektubu alacağı için heyecanlıydı. Umuyordu ki Alma bu işi en iyi bir şekilde başarabilirdi.

Bütçeleri kısıtlıydı, bu yüzden üç oda yerine sadece iki oda alabilmişlerdi. Lissa odada tek kalmayı tercih etmiş ve bunun üzerine Kyron da Alina ile beraber kalmayı seve seve kabul etmişti. Alina bu durumdan çok memnun sayılmazdı ama yine de mutsuz değildi. Alışmıştı.

Daha gece olmamıştı. Hava alacakaranlıktı. Kar yağmıyordu. Galiba daha da yağmayacaktı. Sabah saatlerinde biraz çise yağmur yağmıştı. Bu gidişle kar eriyecek, yavaş yavaş bahar gelecekti. Alina kıştan, kardan ve soğuktan bıkmıştı. Artık yazın gelmesini istiyordu.

Şimdi herkes bir odadaydı. Lissa, Alina ve Kyron. Lissa henüz odasına gitmemişti. Şöminenin başına kurulmuş, ağabeyiyle bir şey konuşuyordu.

Alina'nın canı, yatakta dururken sıkılmıştı. Yataktan atladı ve sohbetlerine katılmak için onların yanına gitti. Şöminenin başındaki rokoko mindere kurulup tuhaf bir şekilde gülümsedi.

"Ne konuşuyordunuz?"

Kyron elini, savuştururcasına salladı. "Her neyse. Önemsiz," diye kestirip attı.

Lissa'nın bakışları, ufak tefek bir şeylere ve Kyron'a sinirlendiğini ele veriyordu. Gözlerini devirip ayağa kalktı. "Ben gidiyorum."

Alina, "Nereye?" diye sordu. Belki ondan rahatsız olmuş olabilirdi.

"Uykum geldi. Uyuyacağım."

"Ama aşağıda parti var."

İkisi de Alina'ya tuhaf bir bakış attı. Kyron, "Ne saçmalıyorsun sen?" diye sordu kaşlarını çatarak.

"Ah, yanlış anlaşıldım sanırım," diyerek inkâr etmeye, yalanlar uydurmaya başladı Alina. "Sadece..."

Lissa, "Dinlemek istemiyorum, Myrina. İyi geceler. Ben gidiyorum," diye mırıldandı ve kapıdan çıkıp gitti.

Eh, şimdi de Kyron ile Alina kalmıştı.

"Daha ne zamana kadar böyle sürecek?" diye sordu Alina bıkkınlıkla.

Kyron bilmezlikten geldi. "Nasıl?"

"Böyle kaçarak."

"Hayatım hep böyle geçti. Hep bir şeylerden kaçtım. Seni bilmem ama benim hayatımda çok büyük bir fark olmadı."

"Ama bende oldu. Ben buna alışkın değilim."

"Biliyorum," dedi Kyron. "Biliyorum."

"Bundan nasıl kurtulacağım?"

"Zaman."

"Zaman? Zaman hiçbir işe yaramıyor. İşlerin daha kötü olmasını sağlıyor yalnızca."

Şafağın AnısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin