37.Bölüm ❄ Tuhaf Adamın Bakışları

2.6K 251 13
                                    

Ertesi sabah handaki kahvaltılarını sütlü lapa yiyerek geçirmişlerdi. Bu handa, diğerlerinde olduğu gibi lezzetli yahniler ya da şaraplar yoktu. Sadece bol bol lapa ve yanında keçi sütü vardı.

Alina lapadan yaklaşık iki tabak yemişti. Artık midesi daha fazla kaldırmıyordu, hiç bu kadar lapa yememişti. Kyron ise bir tabakta pes etmişti; bu tür yemekler onlara göre değildi. Aslında Alina'ya göre de değildi ama sırf karnını doyurabilmek için tiksinerek de olsa kuru ve sütten neredeyse kesilmiş lapayı yemişti.

Yemekten sonrasını sıcak odalarında geçirmişlerdi. Üçü beraber harlı yanan şöminenin başına kurulmuş, saçma sapan sohbetlerle zaman geçirmeye çalışmışlardı. Ama zaman bir türlü geçmek bilmiyordu. Dakikalar birbirini kovalamıyor, aksine durmaları için birbirlerine adeta yalvarıyorlardı.

Alina öğlene doğru Kyron ile beraber şu dövüş pratiklerini tekrar denemişti. Bu sefer, dün geceden daha iyiydi çünkü dün gece gerçekten çok yorgundu ve bu seferkini daha istekli bir şekilde yapmıştı. Bu sefer Kyron'un baldırına tekme attığında Kyron'un canı biraz acımıştı. Bunun için kendisiyle gurur duyuyordu ama yine de Kyron'dan özür dilemişti. Kyron ise bunu hiçbir şekilde umursamadığını söyleyerek Alina'nın canını sıkmıştı.

Ama işin iyi tarafı, sağlam yumruk ve tekme atmayı öğrenmişti. Öğrendiklerini birilerinin üzerinde uygulamak için sabırsızlanıyordu.

Akşama doğru aşağıya inip tekrar o lanet lapayı yemek için masaya oturdular. Lapa, lapa, lapa... Burada başka bir şey vermediklerinden şüphe ediyordu Alina.

Ama neyse ki akşam yemeği için lapanın öncesinde biraz domates çorbası vermişlerdi. Ama çorbanın içine sanki ıslanmış çorabın suyunu sıkmışlardı; öyle garip tadı vardı. Bu yüzden Alina, lapayı yeğlemişti. Hem bu seferki süt daha tazeydi.

Lapasından bir kaşık alıp ağzına götürürken üzerinde bir rahatsızlık vardı. Bu rahatsızlık tuhaftı. Sanki biri onu gözetliyormuş gibiydi. Ama muhtemelen bu onun saçma içgüdülerinden doğan bir şeydi. Bu yüzden sesini çıkarmadan, bakır maşrapasına doldurulmuş keçi sütünden bir yudum içti. O sırada sütün biraz ekşimiş olduğunu fark etti ve yüzünü hafifçe buruşturdu.

Yemeğini yemeyen Kyron'a, "Lapanı bitir," dedi Alina.

Kyron ona dik bir bakış attı. "Sen de bitir. Hem ben, çorbayı bitirdim."

"Ben bitireceğim. Lapa, çorbadan daha lezzetli..."

"Ben bitirmeyeceğim."

"Kendini onun iğrenç olduğuna odaklama. Eğer iğrenç olduğunu düşünürsen sana daha çok iğrenç gelir. Güzel bir şey yiyormuş gibi düşün."

"Kusmuk gibi kokuyor. Kendimi nasıl güzel bir şey yiyormuş gibi düşündürebilirim?"

"Bilmiyorum. Ama onu bitir. Zayıflayacaksın."

Aslında Kyron, zayıflamıştı bile. Diğerleri gibi. Vën Chin Dağı'ndaki haliyle şimdiki halini karşılaştırınca biraz fark vardı.

Kyron kaşığını kâsenin içine yavaşça fırlatıp eliyle lapa dolu kâseyi masanın ötesine doğru itti ve iç çekti. "Tadı berbat."

Alina bıkkın bir vaziyette ona baktı ve ahşap kâseyi tekrar onun önüne çekti.

"Ye."

"Zorla mı yedireceksin?"

"Evet," dedi Alina meydan okur bir şekilde. "Ye."

"Neden bu kadar yememi istiyorsun?"

"Çünkü zayıflayınca yanakların içine çöker ve çirkin görünürsün."

"Böyle mi?" deyip yanaklarını ağzının içine çekti Kyron. Kyron bunu yaptığında, Alina gülümsemesine engel olamadı.

Ama gözlerini biraz öteye çevirdiğinde, itici bir adamın tuhaf ve korkutucu bakışlarını üzerinde hissedince gülümsemesi dondu kaldı. Az önceki izleniyormuş gibi his, bundan kaynaklı olabilirdi. Tuhaf adamın berbat bakışları tam olarak onu seyrediyor, hareketlerini gözlemliyor ve gözlerini ondan ayırmıyordu. Alina, Kyron'a tekrar baktığında, bir şeyden rahatsız olduğunu belli etmemesi gerektiğini hatırladı. Yoksa olay çıkabilirdi. Bu yüzden biraz başarısız olsa da, kendini toparladı ve boğazını temizledi.

"Ne oldu?" diye sakince sordu Kyron. Yanaklarını eski haline döndürmüştü. Sakalları iyice çıkmaya başlıyordu; tıraş olmalıydı.

"Hiçbir şey."

"Emin misin?" deyip arkasına döndü ve etrafa baktı. Kyron bakışlarını arkaya çevirdiğinde, Alina'yı gözetleyen adam, bakışlarını çekti ve hiçbir şey olmamış gibi yemeğini yemeye koyuldu. Galiba bu Alina'nın paranoyaklığından başka bir şey değildi. Yani öyle umuyordu.

"Sorun yok. Birinin bana baktığını sandım ama bakmıyormuş."

"Kim?"

"Boş ver, Kyron."

"Kim, Alina?"

"Uzatma lütfen," dedi Alina, Kyron'a bakıp kaşlarını çatarken. Ellerini sarı saçlarına attı ve omzuna koydu. "Ben yukarı çıkacağım."

"Ben de geliyorum."

"Duşa gireceğim."

"Ben de gireceğim."

"Benden sonra girersin."

"Duş almak güzel hissettiriyor."

"Tıraş ol, Kyron."

Kyron ellerini sakallarına yöneltti. "Evet, sanırım olmalıyım."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Şafağın AnısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin