38.Bölüm ❄ Yeni Kadın

2.3K 268 20
                                    

Kral Surtlas, çocukları Molin ve Ogufer ile beraber yemek yemeyi bitirmişti. Yemek salonunun kapısından çıkarken Molin onu durdurdu.

Kral Surtlas, bir kızına, bir de kolunu tutan ele baktı. "Ne oldu, Molin?"

Molin boğazını temizlediğinde, Ogufer de onun arkasında belirdi. Surtlas bir anlığına tereddüde düştü. Normalde böyle olmazlardı.

Molin, "Baba," diye söze başladı.

Bir şeyler söyleyeceği ve bunu artık içinde tutmayacağını çok belli ediyordu. Surtlas, çocuklarını tanıyordu. Alina'sını da çok iyi tanırdı ama o artık yoktu. Onun ölmüş olduğuna kendini ikna etmişti.

"Biz seni gördük."

Surtlas hiçbir şey anlamamıştı. Dolgun, kahverengi kaşlarından birini kaldırdı ve başını hafifçe sağa doğru çevirdi. "Siz beni hep görürsünüz."

Ogufer, Molin'in arkasındaydı. Babasına tuhaf bir bakış attı. Bu sabah, boynuna dek inen altın sarısı saçlarını kazıtmıştı; saç dipleri görünecek denli kısaydı. Yedi yaşından beri saçlarını asla bu şekilde kestirmemişti ve onu tanımakta bugün boyunca zorluk çekmişti. Çocuk gerçekten de büyük yıkımlar içinde olmalıydı. Bu garipsenmemeliydi de. Kız kardeşini kaybedişinden sonra annesini kaybedişi... Zaten tuhaf bir çocuktu, yaşadıklarından sonra çok daha tuhaf olmaya başlamıştı.

Bu sıralar daha çok yoğunluk gösterdiği kılıç antrenmanları yüzünden çokça yaralar almış olan zayıf ellerini, kazıtılmış saçlarına koydu. "Seni o kadınla gördük. Mella ile."

"Çeşmenin kenarındaydınız," dedi Molin sakin bir sesle. "O sana işlemeli bir mendil verdiğinde sen onun elini tuttun. Baba, neler oluyor?"

Mella...

Surtlas ani bir şaşkınlık yaşasa da bunu belli etmedi, içinde yaşamayı tercih ederek kaşlarını çatmakla yetindi. Demek onu görmüşlerdi. Şimdi açıklama yapmak zorunda mı kalacaktı?

O bir kraldı, açıklama yapmak zorunda değildi.

Ama Molin ve Ogufer, onun tek varlığıydı. İkisinin değerini, aile yıkıldığında anlamıştı. Molin ve Ogufer artık onun tek ailesiydi. Diğer iki kadın gitmişti. Onlar bir daha geri gelmeyecekti.

Bu düşünce her ne kadar içini sızlatsa da bunu dışa vurmamayı çok iyi beceriyordu. Bazıları onun kalpsiz olduğunu düşünüyordu.

Geniş ellerinden birini Molin'in omzuna, diğerini ise Ogufer'in omzuna koydu. İkisi de açıklama bekliyordu.

"Mella ile neler olduğunu mu öğrenmek istiyorsunuz?"

"Evet, baba," dedi Molin. Koyu kahverengi gözlerinden, eğer söylese, ne tepki verebileceği çıkartılmıyordu. "Öğrenmek istiyoruz. Söylemek zorunda değilsin ama ben olsam söylerdim."

"Mella ile ufak çaplı bir ilişki yaşıyorum," dedi ve derin bir nefes aldı Surtlas. Gerginlik, göğsüne işlemişti.

İkisinin yüzünde çok şaşırmış bir ifade yoktu ama yine de hayal kırıklığına uğramış gibilerdi.

"Demek ilişki yaşıyorsun?" dedi Ogufer. Yüzünde alaycı bir ifade vardı. "Annemi bu kadar çabuk unutabildiğine inanamıyorum."

Surtlas, sesini yükseltmemeye gayret etti ama öfkelenmişti. Evelyn'i unuttuklarını düşünüyorlardı. Tanrı aşkına, kim onu unutabilirdi ki? Evelyn... Onu unutabilmesi imkânsızdı. O onun biricik karısıydı.

Ölmüş olan karısı.

"Anneni unutmuş falan değilim, Ogufer. Ağzını toparla."

Molin, "Bu anneme yapılan bir saygısızlık," dedi. Çenesi kasılmıştı. "Onun ölümünün ardından bir sene bile geçmeden sen başka kadınlarla ilişki yaşıyorsun. Annem bunu bilse neler düşünürdü?"

Şafağın AnısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin